22 yaşındaki İzmirli milli sporcu Büşra Ün, ömrü boyunca "hayatta hiçbir şey başarıya engel değildir, yeter ki başaracağınıza inanın" sloganını benimsemiş.. 6 aylıkken bacağında tümör bulunan ve kanser teşhisi konulan Büşra, kemoterapi süreci ile bu hastalıktan kurtuluyor fakat tekerlekli sandalye ile hayatına devam etmek zorunda kalıyor. 2009 yılında beden derslerinde tek başına kıyıda köşede duran ve bu durumdan sıkılan Büşra, önce masa tenisi oynamaya başlıyor. Sonra yönlendirme ile birçok zorlukların üstesinden geleceği tekerlekli sandalye tenisiyle tanışıyor. Kısa sürede Büşra Ün'ün büyük sevgiyle bağlandığı tenis, vazgeçilmezi oluyor. Katıldığı yarışmalarda önemli başarılar elde eden Büşra, bunun ödülü olarak Paralimpik Milli Takımı'na seçiliyor. Buradaki başarılarıyla da dünya sıralamasında 30'uncu sıraya kadar yükseliyor. 7 yıllık azmi ve çalışkanlığı sonucunda, 9-16 Eylül tarihleri arasında Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleşecek olan 2016 Paralimpik Oyunları'na katılmaya hak kazanıyor ve tekerlekli sandalye tenisinde bunu başaran ilk Türk raket olarak tarihe geçiyor. Küçüklüğünde ve spor hayatında birçok badireyi atlatan Büşra Ün, başarı dolu hikayesini Egeli Sabah okuyucuları için anlattı.
Biraz kendinden bahseder misin?
19 Mayıs 1994 İzmir doğumluyum. Henüz 6 aylıkken ailem ayaklarımın tutmadığını fark etti ve soluğu hastanede aldı. Sol ayağımda tümör bulundu ve kanser teşhisi konuldu. Kemoterapi süreciyle birlikte 1 ve 2 yaşımda iki ameliyat süreci geçirdim ve kanseri yendim. Fakat ayağımdan beynime giden sinirleri tümör kopardığı için belden aşağısını hissedemiyorum. Hayatıma tekerlekli sandalye ile devam etmek zorunda kaldım. 20 yıl geçti üzerinden Allah'a şükür şimdi iyiyim. Ege Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü son sınıf öğrencisiyim.
Ve Paralimpik Olimpiyatlar'da kota alarak ülkemizi temsil etme hakkı kazandın ve tarihe geçtin. Bunu başarmak nasıl bir duygu?
Paralimpik Oyunlar için kota alabilmek en büyük hedeflerimin arasındaydı. Bunu başardığım için çok mutluyum. Uğruna 7 yıldır savaş verdiğim bir maratondu bu sonuçta. Büyük bir yük kalktı omuzlarımdan ama yeni bir başlangıç da oldu aynı zamanda. Artık yeni hedeflerim var. Bunun bilincindeyim. Umarım daha güzel başarılar elde edebilirim.
YENİ BÜŞRALAR YETİŞECEK
Olimpiyatlarda ve bundan sonraki hedefin ne?
Bir sürü hedefim var. Olimpiyatlarda
en iyi şekilde yarışıp bayrağımızı
dalgalandırmak istiyorum. Ayrıca
ülkemde bu sporu en üst düzeye
çıkarabilmeyi istiyorum. Tabi ki ölene
kadar oyuncu olamayacağımı biliyorum.
O yüzden yaşım ilerlediği zaman
arkamdan gelenlere bildiklerimi aktarmak,
onların da hedefe ulaşmalarında
yardımcı olmak istiyorum. Çünkü bu
yolda ne sıkıntılar yaşayacaklarını biliyorum.
Bunun için uğraş vereceğim.
Engelli bir sporcu olarak ne gibi zorluklar yaşadın?
Tekerlekli sandalye tenisinin adaletsiz
bir tarafı var. Bizde engel durumuna
göre kategoriler yok. Herkes
sandalyede oynuyor ama rakiplerim
yürüyebilen kişiler olabiliyor. Bu da
demek oluyor ki bu yürüyen kişi sandalyesini
çok rahatlıkla sürebilir, atışlarında
ayaklarından ve belinden kuvvet
alabilir. Ben ise belden aşağısını
hissetmediğim için her işi sadece kollarım
ve omuzlarımla yapmak zorundayım.
Böyle bir dezavantaj ile karşı karşıya
kalabiliyorum. Ama bu bir engel
değil, bunun da üstesinden gelip daha
iyisini yapmak için çalışıyorum.
Senin gibi sporculara ne önerilerde bulunmak istersin?
Engelli bir sporcu olarak bir çok
zorluklarla karşılaştım. Hiçbirinde de
pes etmedim ve bunu gelenek haline
getirdim. İnanıp da başaramayacağımız
bir şey olmadığını fark ettim. Tüm
sporculara ilk söyleyeceğim şu ki, asla
pes etmesinler. Hedefleri ne ise onun
peşinde olmaya devam etsinler. Gerçekten
çalıştıkları zaman da elde edebileceklerine
inanıyorum.
ANNEM BENİ GÜÇLÜ YAPTI
Başarıya giden bu yolda en büyük destekçilerin kimlerdi?
En büyük desteği şüphesiz ailemden aldım. Annemin bana
kendi işlerimi kendim yapmam gerektiğini öğretmesi
ya da zorlaması beni daha güçlü yaptı.
Annem, babam ve ablamın enerjisini alamasam
şu an bu konuşmayı yapıyor olamazdım.
Birçok kişinin desteğini aldım ama Amerikalı
antrenörüm Diane Fowler'ın apayrı yeri
var. Kendisi ile tenise başladım ve halen de
devam ediyoruz. Antrenörlerim Osman Yıldız
ve Mehmet Sünnetçi ile de gönülden
bağımız var. Her türlü ihtiyacımda yanımda
oldular. Biz çok iyi bir ekibiz. Bu başarılarda
onların hakkı ödenmez. Ayrıca, Türkiye
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'na,
milli takım antrenörlerime,
Kültürpark Tenis Kulübü'ne, Özgür
Yolcu Performans Akademisi'ne,
sponsorlarım SigortaShop,
ABB, SİSEV, Nike, Wilson,
Sarvon Web Tasarım Grubu'na,
Galatasaray ve
UltrAslan sayesinde
beni tanıyıp
yanımda olanlara,
sonsuz
teşekkürlerimi
sunuyorum.
DUVARA KARŞI OYNADIM
Büyük bir azimle oynadığın tenis ile tanışman nasıl oldu?
Okulda beden derslerinde genellikle kenarda otururdum. Bu durum benim artık canımı sıkıyordu ve masa tenisi oynamaya başladım. Bazen arkadaşlarım bazen de masayı duvara yaslayıp tek başıma oynuyordum. 2009 yılında ailem ile birlikte masa tenisi kursu almak için Buca Tenis Kulübü'ne gittik. Fakat orada masa tenisi değil de engelliler için tenis kursu verdiklerini ifade ettiler. İlk önce inanamadım. Engellilerin tekerlekli sandalye ile tenis oynadığını bilmiyordum. Çünkü bir engellinin raket tutup bir topun peşinden koşturması imkansız geliyordu. Ama bu bende merak uyandırdı. Bu işi isteyerek bu zorluğun üstesinden geldim. 2009'dan beri düzenlenen Türkiye şampiyonluklarında şampiyon oldum. Gençlerde dünya üçüncülüğüne ve Balkan şampiyonluğuna uzandım.
Serhan ÇİFDALÖZ