İzmir'de kurulan uluslararası çapta ve stratejik önemi haiz Ar-Ge merkezi, ülkede sağlık alanında yeni bir dönem başlatmaya hazırlanıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Sağlık Yerleşkesi içindeki İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG), alanında dünyanın en önemli isimlerden olan Prof. Dr. Mehmet Öztürk'ün başkanlığında, çalışmalarıyla genç yaşta kendilerini ispat eden çok sayıda bilim insanını bir araya getirdi. Temelleri 2006'da atılan merkez için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde verdiği talimatla 250 milyon liralık yatırım bütçesi hazırlandı. Türkiye'de tek olan İBG'de akıllı ilaçlar geliştirilecek ve üretimi yapılacak. Kanser ilaçlarına yılda yaklaşık 3,5 milyar dolar harcayan Türkiye'nin önemli bir açığını da bu merkez kapatmış olacak. Yerleşke içinde ayrıca İBG ile entegre çalışacak sağlık teknoparkı DEPARK da kuruldu. "Dünya'nın en önemli merkezlerinden birini açma aşamasındayız" diyen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, "Bu merkezde özetle yapacağımız şey biyomedikal alanda araştırmalar yapıp, üretilen bilgiyi teknolojiye çevirip, Türkiye'ye ürün sağlamak" dedi. 9-11 Eylül'de açılması planlanan merkezin açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılması bekleniyor.
İNOVASYONUN BAŞKENTİ
Türkiye'de sağlıkta yeni bir dönem başlatacak merkezin tanıtımı için Rektör Prof. Dr. Mehmet Füzün, İBG Müdürü ve Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Öztürk ile ekibi Egeli Sabah'ı ağırladı. 250 milyon liralık yatırım ile sağlık alanında ilk ve tek olan merkezde kanser, obezite, bulaşıcı, nörolojik ve dejeneratif hastalıklar gibi küresel sağlık sorunlarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisine yönelik yenilikçi teknolojiler, araçlar ve hizmetler geliştirilecek. Bünyesinde 20 bağımsız araştırma ve 10 hizmet grubu oluşturulan merkez, tam anlamıyla hizmete girdiğinde İzmir, inovasyonun başkenti olacak. Rektör Prof. Dr. Füzün, "Ben 2008 yılında rektör oldum. Bu binanın yapımına 2006 yılında başlanmış. Göreve gelince araştırdık, burası için 22 milyon liralık bir yatırım öngörülmüş. 2009 yılının başında o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a gittim. Durumu anlattım, kendileri yatırımın önünü açtı. Kalkınma Bakanlığı'nın kendi kaynakları ile proje yürütüldü. Binada bin 300 kapı var. bu kapılardan 500 tanesi bilgisayar ile kontrol ediliyor" diye konuştu.
KRİTİK İLAÇ ÜRETEN ÜLKE
Akıllı ilaç diye bilinen "hedefe yönelik ilaçların" üretimine yönelik çalışacaklarını bildiren Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam etti: "Bu ilaçlar üzerinde oldukça geniş bir araştırma grubu oluşturduk. Ana hedeflerimizden birisi Türkiye'nin ilk hedefe yönelik ilacını 2023 yılına kadar burada üretmek. Klasik kanser ilaçlarında kanserli hücre öldürülmeye çalışılırken saç dökülmesi gibi yan etkileri oluyor. Akıllı ilaçlar ile sadece tümörlü hücreler öldürülüyor. Türkiye bu merkez ile yeni bir döneme giriyor. Kritik ilaçlarını kendisi üreten bir ülke olacağız. Bunların hepsi ulusal bir programın parçası. Türkiye'nin üretemediği ama ithal ettiği bütçede büyük delik açan ilaçlar var. Bunların toplam maliyeti yıllık 3 milyar doları buluyor. Önceliğimiz kanser ilaçları. Biyoteknik ilaç üretimi yapacağız. 3 milyar dolarlık ilaçlar 150 kalemden oluşuyor. Biz bu ilaçların en pahalı olanlarını geliştirmeye çalışacağız. İlk modeli ürettikten sonra diğer ilaçları üretmek çok hızlı olacak. Ayrıca Biyo-İzmir projemiz var. Bu proje kapsamında Türkiye'nin kamuda ilk akıllı ilaç üretim tesisi kurulacak. Tartışmasız Türkiye'deki en büyü araştırma binası. Çoğu yurt dışından gelen bilim adamları ile kadro oluşturduk. Tam kapasite çalıştığımızda 500 kişi görev yapacak. Bu alanda bölgenin en iyisi olmak istiyoruz."
ÜÇ ANA BİRİMDEN OLUŞUYOR
Prof. Dr. Mehmet Öztürk ise dünyanın en prestijli üniversitelerindeki bilim adamlarını İBG'ye kazandırdıklarını belirterek, "Daha önce Fransa'da görev yapıyordum. Böyle bir merkezi Türkiye'ye nasıl kazandırabiliriz diye düşüyordum. DEÜ'de böyle bir bina olduğunu öğrendim. Merkezimiz, araştırma, inovasyon ve hizmet branşları olmak üzere 3 ana birimden oluşuyor. Burada sistemde temel araştırmalardan yola çıkarak Türkiye'ye artı değer katacak inovatif ürünler geliştireceğiz. Bir arkadaşımız sirke sineği, başka biri balık, başka biri fare modeli ile araştırma yapacak, başka bir arkadaşımız ise doğrudan insan üzerinde çalışacak, entegre bir sistem. Biz kendimize öncelikli olarak 6-7 alan belirledik" dedi.