Oscar'lı Siyah Kuğu'dan sonra Nuh: Büyük Tufan filmini çekerek biraz vites küçülten usta yönetmen Darren Aronofsky'nin son filmi Anne, sezonun merakla beklenen yapımlarından biriydi. Venedik Film Festivali'nde gösterilen film ya büyük övgüler alıyor ya da yerden yere vuruluyordu. Şimdi film bizde de vizyonda.
Cennet gibi bir ortamda ilham krizi yaşayan kocasıyla birlikte yaşayan bir kadının (Jennifer Lawrence) yaşadıkları anlatılıyor filmde. Daha önce büyük bir yangında evi dahil her şeyini kaybeden şair kocasına (Javier Bardem) istediği her şeyi veren bir kadın o. Bir gün bir doktor kapılarını çalıyor ve onun evden içeri girmesiyle de karı-kocanın ilişkisi bozuluyor.
Kişisel bir aile ve karı-koca hikayesi gibi başlasa da film özellikle 45. dakikadan sonra farklı bir yola sapıyor. Şair ve ona pür sevgisini veren kadın arasındaki ilişki aslında tanrı-kadın ilişkisine dönüşüyor. Bu noktada Hıristiyanlık öğretileri yavaş yavaş belirmeye başlıyor. Bir noktadan da sonra film inancı sorgulayan, tapınma ve linç kültürünü ele alan bir yapım haline geliyor.
Anne, iyi başlayan, sakin sakin sizi girdabına çeken sonra zembereği boşalmış saat gibi baş döndürücü bir hızla sağa sola savrulan ve finaliyle bir insanlık tarihi alegorisine dönüşen bir film. Ama tam da seyirciyi ikiye bölen filmlerden. İyi niyetle film Aronofsky'nin insanlığın içinden geçtiği zamanda yaşananlarla ilgili hayli sert tepkisi olarak yorumlanabilir. Ama bu tepkinin sofistike hale getirilme çabasıyla film tuhaf sorularla bizi baş başa bırakıyor. Ve filmin finalde verdiği cevap ya da cevapların çok tatmin edici olduğu söylenemez.
Senaryosu problemli olsa da Aronofsky'nin yönetmenliğinin birinci sınıf olduğu bir gerçek. Topu topu bir evde geçen filmde kamerasıyla, kurduğu atmosferle, oyuncu yönetimiyle iyi iş çıkarıyor. Filmin yıldızı Jennifer Lawrence'nin performansının, yıldızının parladığı ve ilk Oscar adaylığını aldığı Gerçeğin Parçaları/Winter's Bone filmindekine yakın oluğunu söylenebilir.
Ama neticede problemli bir senaryodan iyi film çıkmıyor işte. Naçizane Anne, Aronofsky'nin yine bir hayal kırıklığı olan Kaynak/ The Fountain ile birlikte anılması muhtemel filmlerinden biri.
AVATAR 2'YE 1 MİLYAR $
2009'da büyük bir reklam kampanyasıyla ve sinemada devrim yapacak iddiasıyla vizyona girmişti James Cameron imzalı Avatar. Beklenen devrimi yapamadı ama 2 milyar 287 milyon dolarlık gişe hasılatıyla (yapım bütçesi 237 milyon dolardı) tüm zamanların en çok izlenen filmi oldu. Ama bir türlü filmin devamı gelemedi. Devam filmleri, çekimlerin sürekli ertelenmesiyle bir yılan hikayesine döndü. Lakin Cameron bu hikayeye noktayı koydu. Avatar'ın dört filmlik devamının çekimlerine başlandı. Dört filmin toplam maliyeti de 1 milyar dolar. Avatar 2, 18 Aralık 2020'de vizyona girecek. Sonraki 3,4 ve 5 ise 2021, 2024 ve 2025'te seyirciyle buluşacak.