Süper kahramanların süperliklerinin sorgulandığı (Superman V Batman: Adaletin Şafağı, Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı), süper olmak istemeyen süperlerin (Deadpoll) revaçta olduğu zamanlarda yaşıyoruz. Hal böyle olunca mitolojik bir süper kahramanın çıkıp klişe bir hikaye ile dünyayı kurtarması ne kadar cazip olabilir ki? Çünkü artık kurtuluşu süperlerden bekleme tavrı ve onların insanlığın hamiliğine soyunup özel güçleriyle dünyayı kurtarma hikayeleri eski ve yavan kalıyor.
Ama söz konusu Wonder Woman. DC Comics'in, erkek egemen süperler dünyasına denge getirmesi için ortaya çıkardığı kahramanı. Anlaşılan DC Comics, Wonder Woman'ı sinemada şahlandırmak istiyor. Tamam kabulümüzdür, eski ve yavan da olsa dünyayı erkek kurtaracağına bir kadının kurtarmasını yeğlerim. Ama DC Comics'in, kaş yaparken bolca göz çıkartması bir çuval inciri berbat ediyor. Senarist ekip de bunun sorumlusu. Önce kısaca hikayeyi anlatalım: Wonder Woman (Gal Gadot), Zeus tarafından dünyaya barışı getirmek için yaratılan Amazon Kadınları'nın özel bir üyesi. Kadınlar, erkeklerin hırslarına yenip düşüp dünyayı kana buladıkları bir savaşı bitirdikten sonra Zeus tarafından korunan özel bir adada yaşıyorlar. Ve burada savaş tanrısı Ares son hamlesini yaptığında ona engel olacakları günü bekliyorlar.
İYİ DE SAVAŞLAR KARIŞMIŞ
Adaya 1. Dünya Savaşı sırasında bir İngiliz casusun uçağının düşmesiyle Wonder Woman'ın macerası başlıyor. Süper kahramanımız bu casusu kurtarıyor ve dünyanın büyük bir savaş yaşadığını öğreniyor. Tabii bunun Ares'in işi olduğunu anlıyor. Onu bulup öldürürse savaşın biteceğini düşünüp casusun peşinden gerçek dünyaya gidiyor. Gelelim kaş göz meselesine. İlk önce tarih. Malum Marvel'in Kaptan Amerikası 2. Dünya Savaşı'nın kahramanıydı. Anlaşılan DC Comics de 'Bizimki de 1. Dünya Savaşı'nın olsun' demiş. Fakat senarist ekip 1. Dünya Savaşı'nın hiçbir şeyine vakıf değil. Çünkü filmin savaş referanslarının neredeyse tamamı 2. Dünya Savaşı'na ilişkin. Bir örnek; Almanlar filmin kötü adamları ama manasızca Nazi askerleri ile özdeşleştirilmiş. Ha Osmanlı İmparatorluğu da bu 'şuursuzluktan' nasibini almış, gereksiz yere!
mesele dövüşmek de ğil
İkinci kaş göz meselesi: Wonder Woman ona atfedilen feminist yaklaşımdan bihaber... Erkek gibi yumruk, tekme, kavga dövüşle dünyayı kurtarmak değil mesele. O zaten erkek dünyasının dili. Hani bir iki yerde de olsa o kadın zekasını görsek yetecekti ama yok. Yani öyle feminist yaklaşımının ucundan kıyısından geçmiyor. Hatta kimi yerlerde eril romantik bir bakışın nesnesi bile oluyor. Ne diyelim Wonder Woman dedik ama kadın kahraman konusunda Alien (1979), Terminator (1984), Thelma ve Louise'in (1991) bile gerisinde. Yani Cani filmiyle tanıdığımız yönetmen Patty Jenkins meseleyi anlamamış ve senarist ekibe müdahale bile edememiş. Bunları üst üste koyunca film için ne denilebilir? Tek albenisi başrolde kadın süper kahraman olması. Hakkını yemeyelim Gal Gadot iyi iş çıkarıyor. Onun dışında görsel efektleri diğer süper kahraman filmlerini aratmayan, hikayesi sıradan olmanın ötesinde tarihi hoyratça ve amaçsızca manipüle ettiği için deformeli ve kadına yaklaşımı konusunda şuursuz bir film Wonder Woman.
Sinemada kaçıranlar ekran başına
İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin çektiği ve geçen yıl ekim ayında Türkiye'de vizyona giren ve kimi tartışmalara da neden olan Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi, Ramazan vesilesiyle TV'de ilk defa seyirciyle buluşacak. Film atv'de 6 Haziran'da ekrana gelecek. Hz. Muhammed'in 14 yaşına kadar yaşadıklarını anlatan yapım, geçen yılın en iyi filmlerinden biriydi. Yapım etkili sinematografisiyle İslamiyetin neden insanlara gönderildiğini ve nasıl bir din olduğunu anlatıyordu. Bu yanıyla İslamofobi'ye verilmiş güzel ve etkili bir cevap niteliğindeydi.
Anayurt Oteli'nin hakkını verelim
Rahmetli Ömer Kavur'un başyapıtlarından biridir Anayurt Oteli. Yusuf Atılgan'ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, sinema tarihimizin de en iyi edebiyat uyarlamaları arasında ön sıralarda durur. Her ne kadar Yusuf Atılgan böyle düşünmese de... Lakin 1987 yapımı bu filmi beyazperdede görenler artık bir elin parmaklarını geçmiyor. Çeşitli anketlerde sinema tarihimizin en iyi filmlerinden biri olduğu tescil edilse de filmin genel olarak hakkının tam olarak verildiğini söylemek zor. Bunun bir sebebi izleyenlerin azlığıdır. Fakat bu kıymetli filmi yeniden değerlendirme için şimdi bir şansımız daha var.
İstanbul Film Festivali kapsamında restore edilen film bu hafta vizyona giriyor. Yepyeni kopyasıyla. Macit Koper, Serra Yılmaz, Şahika Tekand'ın oynadığı Anayurt Oteli'ni beyazperdede izlemek herhalde sinemaseverlerin kaçırmayacağı önemli bir fırsat olacaktır.