Kimi müzisyenler vardır, halkın sadece sevgisini değil saygısını da kazanır. Bunu da sadece yetenekleri değil kişilikleri ile başarır. Tıpkı Yavuz Çetin ve Asım Can Gündüz gibi. Çetin 2001 yılında, Gündüz ise geçen yıl yaşamını yitirdi. Onlar bu toprakların öncü müzisyenlerindendi. Şimdi çizdikleri yolda oğulları Yavuzcan Çetin (24) ve Evrencan Gündüz (21) yürüyor. Çetin ve Gündüz 1 Nisan'da Volkswagen Arena'da gerçekleşecek Rock Off Yerli festivalinde Şebnem Ferah ve MFÖ'den önce aynı sahneyi paylaşacak. Birlikte blues ve rock parçaları çalacaklar. Konser öncesi iki genç müzisyenle Marriott Hotel Şişli'de bir araya geldik.
- Nasıl tanıştınız?
- Yavuzcan: İkimiz de Kadıköylüyüz. Kadife Sokak'ta karşılaştık, tanıştık. Aynı müzikleri dinliyoruz, anlaşıyoruz. Üstelik ikimizin burcu da kova.
- Birbirinizin müzisyenliğini beğeniyor musunuz?
Y: Evrencan öyle şeyler çalıyor ki imreniyorum. Ben çok yetenekli değilim, çalmayı çalışıp öğrendim. O ise çok yönlü, her şeyi çalabiliyor. Çok yönlü olmak yetenek gerektiriyor. Onun yeteneği de fazla. Müzisyenliği çok büyük. İleride büyük işler başaracak.
- Evrencan: Ben Yavuzcan'ın müzisyenliğinden de önce kişiliğini seviyorum. Dürüsttür. Cömerttir. Babasının parçalarını istediğim gibi çalmama izin verdi. Bu çok önemli.
- Birlikte sahneye çıkma fikri nasıl doğdu?
- E: Babalarımız da zamanında tanışıyormuş. Yavuzcan'a sevdiğim müziği onunla ve grup arkadaşlarımızla yapmak istediğimi söyledim. O da kabul etti.
- Y: Daha önce Yavuzfest'te Evrencan'la iki şarkı çaldık. Bu kez sahnede daha uzun süre kalacağız. Grubum bize eşlik edecek. Provalar güzel geçiyor. Sonra da konserlerimiz devam edecek.
- Yavuzfest'ten bahsetmişken, Asım Can Gündüz için de bir festival düzenlemeyi düşünüyor musunuz?
- E: Babam geçen haziranda öldü. Üç ay sonra niye ismini anmıyor, festival yapmıyor denmeye başlandı. Söylemesi çok kolay ama kimse bir baba kaybetmedi. Babamı anacağım zamanlar yakındır ama bunu hakkıyla yapmak istiyorum. Gitarını ben çalmak istiyorum. O gitarı çalmak için de çalışmam lazım.
- Tıpkı babalarınız gibi sizin için de blues müziğin yeri ayrı değil mi?
- E: Bir türküyü söyleyince "Helal aslanım ne güzel okudun" diyoruz. Bizde okumak vardır. Şarkıyı okuruz. Bu kadar söz ağırlıklı bir memlekette bu kadar söz ağırlıklı bir tarz olan blues'u anlatmak neden zor oluyor? Yavuzcan'ın babası bu zorluğu aştı. Çünkü Türkçe blues yaptı. İnsanlar aynı duyguları paylaştığımızı anladı. Yavuz Çetin gibi Barış Manço, Cem Karaca da bunu yaptı.
Yavuzcan Çetin (solda) aynı zamanda aşçı. Yeni Zelanda'da gastronomi okumuş. Hatta Yavuzfest'ten zarar edince, bu zararı aşçılıktan kazandığı parayla ödemiş. Müziğe zaman ayıramadığını görünce kısa bir süre önce aşçılığı bırakmış. Evrencan Gündüz (sağda) altı yıl basketbol oynamış. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nde öğrenimine devam ediyor..
NEFRET ETMENİZ GEREKMİYOR
- Müzik sizin için seçim miydi yoksa kader mi?
- Y: Müzik benim için bir tutku, bir aşk. Hayatımdaki zaafım. Asla bırakamadığın sevgili gibi.
- E: Müzik hayatımda büyümek gibi bir refleks. Benim kaderim.
- Babalarınız çok yetenekli iki müzisyen. İsimleri altında ezilmeden, bocalamadan müzik yapmayı nasıl başarıyorsunuz?
- Y: Bu konu üzerinde çok düşünmedim. Bazen bana Yavuz derler, düzeltmem. İnsanlar karıştırabiliyor. Para kazanmayı dert etmeden, her yerde çaldım. Zamanla insanlar Yavuzcan demeye başladı. Yavuz Çetin'in oğluyum ama aynı zamanda değilim.
- E: İnsanlar belki yanlış anlayacak ama ölümünden önce babamın adını anmıyordum. Çünkü "Aa onun oğlu muymuş?" demelerini istemiyordum. Zaten söylememe gerek kalmadan konserlerde kulaktan kulağa yayılıyordu. İnsanların şaşkınlığı ve bu şaşkınlığı hızlı bir şekilde dile getirmesi de güzeldi. Olduğunuz kişi olarak bir yere gelmek çok güzel ve bunun için de babanızdan nefret etmeniz gerekmiyor. İşimi sevgi ile yapıyorum. Sevgi çok hızlı yayılıyor, virüs gibi ama iyi huylu virüs gibi. Belki de babamdan öğrendiğim en büyük miras bu. Gitar çalmak ya da müzikalite değil. Müzik yapmak bana verilmiş bir refleks gibi. Öğrenmek için zaman harcamadım ama keşfetmek için zaman harcadım.
- Babayla ve müzikle ilgili ilk hatırladığınız anınız nedir?
- Y: Babam öldükten bir süre sonra acaba ne dinliyordu diye merak sardım. İçinde babamın albümleri olan bir çekmece vardı. Onu açtım. Lenny Kravitz, Jimi Hendrix, Eric Clapton, BB King, Chuck Berry... Hiç müzik zevkiniz yok ama müzik dinleme ihtiyacınız var. Çekmecede ise ihtiyacım olan her şey vardı. Benim için bu dönüm noktası oldu.
HERKES BABAMA BENZETİYOR
- Babalarınıza benziyor musunuz?
-Y: Babamı çok az hatırlıyorum. Flaş çakması gibi. Bu yüzde 30'luk kısımda hatırladıklarım ve babamın arkadaşlarının anlattıkları var. Şanslı olduğum kısım da bu. Bir de Yavuz Çetin bölümü var. Yüzde 70'lik şanssız olduğum kısım da bu. Hayatta hiçbir çocuk babasız büyümemeli. Babamla kötü espriler yapışımız benziyormuş. Bir de garsona seslenirken elimle yaptığım hareketi babam da çok yapıyormuş. Arkadaşları, "Ulan Yavuz'a benziyorsun. Tam o şapşallıklar" diyorlar. O da benim gibi muzu çok seviyormuş.
- E: Annem ve babam üç yaşındayken ayrılmış. Liseden sonra hayatıma tekrar girdi. Hatalarını fark etti. Ama ona kızmıyorum, çünkü uzaktaydı. Çocukken beni Zuhal Müzik'e götürdüğünü ve seçtiğim gitarı çaldığını anımsıyorum. Ellerimiz ve gülüşümüz çok benziyormuş. Saçlarım ergenlikten sonra onunki gibi kıvırcık oldu. Sahnede de enerji olarak genç bir Asım Can Gündüz göreceksiniz.