Geçen hafta Altın Küre ödülleri dağıtıldı ve şimdi önümüzde upuzun bir Oscar yarışı var. Önce, 24 Ocak'ta Akademi adaylarını açıklayacak. Sonrasındaysa 27 Şubat'a kadar kim kazanır kim kaybeder tartışmaları sürüp gidecek. Peki henüz adaylıklar açıklanmadan Oscar yarışı için ne söylenebilir?
Oscar yarışı malum son yıllarda genel olarak iki film arasında yaşanır oldu. Geçen yıl Diriliş ile Spotligh arasında geçmişti ve Spotlight ipi göğüslemişti. Önceki yıl ise yarışta Birdman ve Çocukluk öne çıkmış, Birdman En İyi Film Oscar heykelciği ile geceden ayrılmıştı.
Bu yılın yarışta öne çıkan iki filmi ise Aşıklar Şehri ve Ay Işığı. İki film çok farklı tarzda olsalar da birçok ortak noktaları var. Öncelikle iki film de gösterildiği ilk günden bu yana hem seyircilerin hem de eleştirmenlerin beğenisi kazanmış yapımlar. Ki sinemada bir filmin seyirci ve eleştirmenlerin gönlünü kazanması kolay rastlanır bir durum değildir. Ayrıca iki film de genç iki yönetmenin ikinci filmleri... Aşıklar Şehri'nin yönetmeni Damien Chazelle'yi Whiplash'ten, Ay Işığı'nın yönetmeni Barry Jenkins'i ise Medicine for Melancholy'den tanıyoruz. İki film de Hollywood'a göre düşük bütçeli sayılabilecek yapımlar. Aşıklar Şehri 30 milyon dolarlık bir yapımken Ay Işığı'nın bütçesi daha da düşük: 5 milyon dolar.
Şimdi filmlere bir bakalım...
AŞIKLAR ŞEHRİ/LA LA LAND: Venedik Film Festivali'nde gösterildiğinden beri ilgi odağı olan Aşıklar Şehri/La La Land Oscar'ın en büyük favorisi. Altın Küre'de tulum çıkarıp aday olduğu bütün dallarda ödülleri topladı. Oscar'da da rekor adaylık bekleniyor... 2010'ların fenomen yapımlarından biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Film Türkiye'de vizyonda...
AY IŞIĞI/MOONLIGHT: Aşıklar Şehri'nin en büyük rakibi. Zor şartlar altında yaşayan bir çocuğun büyüme hikayesini anlatan film tam bir bağımsız sinema örneği. Altın Küre'de drama dalında en iyi film seçilerek emin adımlarla yarıştaki pozisyonunu korudu. Geçen yıl Oscar'a yönelik siyahilere ayrımcılık yapılıyor eleştirileri nedeniyle bu filme yönelik yapılması muhtemel pozitif ayrımcılık, yarıştaki elini daha da güçlendirebilir. Türkiye'de 17 Şubat'ta vizyona girecek ama öncesinde !f İstanbul'da gösterilecek.
YAŞAMIN KIYISINDA/MANCHESTER BY THE SEA: Abisinin ölümü üzerine yıllar sonra büyüdüğü şehre geri dönen bir adamın geçmişiyle yüzleşmesini anlatan Yaşamın Kıyısında, izleyenlerin midesine yumruk vuran filmlerden... Kenneth Lonergan'ın yazıp yönettiği film Oscar yarışında Ay Işığı ve Aşıklar Şehri'nin hemen ensesinde... Özellikle Casey Affleck'in performansıyla öne çıkıyor. Altın Küre'yi de alan Affleck'in Oscar adaylığı kesin gibi. Türkiye'de Randevu Film Festivali'nde gösterilen film 3 Şubat'ta vizyonda...
Diğer filmler
Türkiye'de vizyona giren ve geçen yılın iddialı ve beğenilen bilimkurgu filmlerinden Geliş/Arrival, Mel Gibson'un yönettiği 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan vicdani retçi kahraman Desmond Doss'un hikayesini anlattığı Hacksaw Ridge, Martin Scorsese'nin merakla beklenen Silence, Denzel Washington'ın yönetip oynadığı, 50'lerde ırkçılıkla mücadele eden bir babanın hikayesini anlattığı Fences, NASA tarihinde başarıları hasıraltı edilen üç siyahi bilim kadının hikayesini konu edinen Hidden Figures'in en iyi film kategorisinde aday olması da şaşırtıcı olmayacak.
Garth Davis'in ailesini arayan bir gencin hikayesini anlattığı Lion, Jeff Nichols'ün ırklar arası evliliğin yasak olduğu 60'larda Amerika'da beyaz bir inşaat işçisi ile siyahi bir kadının evliliklerini ve onların hukuk mücadelesini anlatan Loving'in de Oscar yarışında şansı var. Ayrıca Türkiye 'de sonbaharda gösterime giren Clint Eastwood'un yönettiği Tom Hanks'i başrolde oynadığı Sully'nin de adaylıkta şansı yüksek... Pablo Larrain'in yönettiği Jackie'de Natalie Portman'ın performansı öne çıksa da Kenndy meselesi ABD'lilerin yumuşak karnı ve filmin de birkaç dalda adaylık alması şaşırtıcı olmaz. Ama bu filmlerin Oscar'a uzanma şansları pek görülmüyor.
Aşk uzayda yaşanıyor güzelim
Yeni yılın iddialı bilimkurgu filmlerinden Uzay Yolcuları, meğer bilimkurgu görünümlü bir aşk filmiymiş...
UZAY YOLCULARI/PASSENGERS
Bu dünyanın işi bitti, artık yeni bir başlangıç için farklı gezegenlere koloni kurma zamanı... Son yıllardaki bilimkurguların adeta ortak teması bu şekilde özetlenebilir. Sanki birileri bizi bu fikre alıştırıyor. Uzay Yolcuları/Passengers da bu fikirden yola çıkan bir yapım. Ama açık söyleyelim, Yıldızlararası, Marslı, Yerçekimi gibi son yılların gözde bilimkurgularının yanında vasat kalan bir film...
Enigma ile tanınan Morten Tyldum'un yönettiği ve senaryosunu Prometheus ile Doktor Strange gibi filmlerinin senaryo ekibinde bulunan Jon Spaihts'in yazdığı Uzay Yolcuları'nın yumuşak karnı aslında bilimkurgu görünümlü bir aşk filmi olması...
Gezegenlere koloni kuran ve parası olanları bu gezegenlere taşıyan bir şirketin gemisinde yaşananları izliyoruz filmde. 5 bin yolcu 120 yıllık bir yolculuk sonrası koloniye ulaşacak. Yolcular bu süreyi uyku kapsüllerinde geçiriyor. Ama yolcuları taşıyan uzay gemisine meteor çarpması sonucu, hiç bozulmaz denilen uyku kapsüllerinden biri bozuluyor ve tamirci Jim (Chris Pratt) 90 yıl erken uyanıyor. Koca gemide yalnız başına olduğunu anlayınca ve daha yolculuğun 90 yıl daha süreceği gerçeğiyle yüzleşince bunalıma girip aşık olduğu ünlü bir yazar olan Aurora'yı (Jennifer Lawrence) uyandırıyor. Koskoca gemide ikisi, bir noktadan sonra 'doğa kanunları' devreye giriyor ve aşk kaçınılmaz oluyor. Ama Aurora bir zaman sonra gerçeği öğreniyor ve tam bir yıkım yaşıyor. İkilinin ilişkileri bittiğindeyse yardımlarına gemi arıza verdiği için uyandırılan güvenlik mürettebatlarından Gus Mancuso (Laurence Fishburne) yetişiyor (ki onun filme dahil olması biraz zorlama). Sonrası ise bir hayatta kalma mücadelesi...
Morten Tyldum için söylenecek pek bir şey yok. Enigma'dan sonra böylesi büyük bir prodüksiyonda memur yönetmen olarak işini yapıyor. Yerçekiminin kaybolduğu havuz sahnesinde şöyle bir yeteneğini gösteriyor o kadar. Ama senarist Jon Spaihts'in bir bilimkurgu filminde neden romantik bir aşk hikayesini fazlaca öne çıkarmış onu anlamak mümkün değil. Çünkü açıkçası böylesi bir aşkı anlatmak için uzayda yolculuk yapmaya gerek yok... Çünkü hepi topu dört kişi var koca filmde (son anda gözüken Andy Garcia ile uyku kapsülünde gördüğümüz onlarca oyuncuyu saymıyorum). Yani bir adada da geçse olurmuş...
İddialı ve merakla beklenen bir film olduğu için naçizane Uzay Yolcuları için yılın patlayan ilk balonlarından biri olduğunu söyleyebilirim. Hani Kaçma Birader filminde Aşk Yozgat'ta Yaşanıyor Güzelim şarkısına nazire yaparcasına bu filmde de Aşk Uzayda Yaşanıyor Güzelim diye bir şarkı duysaydık işin aslı tam olacakmış!