İstanbul'daki
birçok cami ihtişamı ve kubbeleriyle göz kamaştırır. Ama aralarında öyle bir tanesi var ki bilindik camiler gibi değil; kubbesi yok, minaresi de sonradan yapılma. İstanbul Karaköy vapur iskelesini geçtikten sonra sola sapınca, Kemankeş Caddesi üzerinde yer alan Yeraltı Camii namıdiğer Kurşunlu Mahzen'den söz ediyoruz. Aslında cami olarak yapılmış bir yapı değil. Hikayesi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Yapımı tam olarak bilinmese de 570'li yıllarda Doğu Bizanslıların gemilerin Haliç'e girişini engellemek için Galata-Sirkeci arasına çektiği zincirin bir ucunun bağlandığı Kastellion Kulesi'nin mahzeni... İstanbul'un fethi sırasında da Haliç'i kapatan zincirlerin bu mahzene bağlandığı söyleniyor. Fetih'ten sonra da Sultan-ı Mahzen olarak anılmaya başlanmış; cephane deposu, su sarnıcı olarak kullanılagelmiş. Camiye çevrilmesiyse 259 yıl öncesine dayanıyor. Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki İslam ordusu (700'lü yıllar) İstanbul'u kuşatmak için birçok sahabe ve tabiinle (sahabeyi gören Müslüman) beraber İstanbul'a geldi. Ordu Galata çevresinde konuşlandı ama zor günler onları bekliyordu. Çetin çatışmalardan sonra Bizans'a esir düşenler büyük işkencelere maruz kalıyordu. Söylenen o ki tabiinden olan Süfyân bin Uyeyne kuşatma sonlanıp ordu geri çekilirken Bizans'a esir düşer. Kastellion Kulesi'nin zindanına hapsedilir, susuz bırakılır. Dua edince de yerden su çıktığı rivayet edilir. Zindanda gördüğü işkenceler sonucu şehit olur. Mahzene gömülüp kabrin bulunduğu kapı kurşunlanarak kapatılır. O günden beri de Kurşunlu Mahzen olarak anılagelmiş.
RÜYALARLA CAMİYE ÇEVRİLDİ
1750'lerde Üsküdar'da insanlar mahzenle ilgili mübarek kişilerin burada gömülü olduğuna dair rüyalar görmeye başlayınca kabir tespiti konusunda zamanın padişahı I. Mahmud'un kapısı çalınmış. O da rüyaları tabir ettirip araştırma yaptırmış. Kabir bulununca Sultan artık buranın cami yapılmasını emretmiş. Yine bir rivayete göre Şam'dan İstanbul'a ziyarete gelen Allah dostu Şeyh Murad efendizade Şeyh Mehmed Efendi Galata'ya gelip kabir yerini babasının tesbit ettiğini ve mekanın faziletini saraya bildirmiş. Padişah da rüya tabircilerine rüyayı tabir ettirip araştırma yaptırdıktan sonra kabri ortaya çıkartmış. Padişah mahzenin üstündeki yazlık köşkünü de hürmetten dolayı terk edip mahzeni camiye çevirmiş. Hz. Muhammed (s.a.v) "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz" der. İslam dünyası da her bir sahabeye büyük önem ve değer verir; hem yaşantılarından ders çıkarır hem de kabirlerini ziyaret eder. 1753 ile 1756'dan beri camide yer alan üç türbenin ziyaretçisi de hiç eksik olmuyor.
KADİR GECESİ SABAHA KADAR AÇIK
Kadir Gecesi Eyüp Sultan Camisi'nden sonra en çok ziyaret edilen ikinci mekan Yeraltı Camii. Çünkü İslam tarihi açısından önemli isimlerin kabir ve makamları var. Üç türbeden biri kesinleşmiş bir kabir. Camiye girince sol tarafta yer alan tabiinden Süfyân bin Uyeyne'nin türbesi. Sahabe-i Kiram'dan olan Veyh bin Hüşeyre'nin kabrinin veya makamının da cami girişinin karşısında sol tarafta yer aldığına inanılıyor. Yine sahabeden olan Amr bin As'ın ise makamı burada. Peki bu isimleri önemli kılan ne?
Filistin ve mısır'ı fethetti
Amr bin As: Amr bin As Müslüman olmadan önce Habeşistan'a hicret eden Müslümanların iadesini Habeş kralı Necaşi'den isteyen kişi. Müslüman olduktan sonra ise Hz. Ebubekir döneminde Güneydoğu Filistin'i, Hz. Ömer zamanında da Filistin'in tamamını feth etmiş bir kumandan. Kısa sürede İskendireyi teslim alarak Mısır topraklarına hakim olan Amr bin As, Mısır fatihi olarak anılmaya başlar. 40 küsur hadis-i şerif rivayet etti. 90 yaşında Mısır'da vefat etti. Camideki makamının, buraya sık gidip geldiği için anısına yapıldığı söyleniyor.
Peygamberin fetih müjdesine nail olmak için geldi
Vehb bin Hüşeyre: Hz. Muhammed'in (s.a.v) "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur" hadisinin güzelliğine erişmek için diğer sahabe ve tabiinler gibi İslam ordusuna katıldığı ve kuşatma esnasında ön saflarda şehit düştüğü rivayet ediliyor. Kabir ya da makamı camide bulunuyor.
İmam-ı Şafii'ye ders verdi
Süfyân bin Uyeyne: Hafızası çok kuvvetli olduğu için dört yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Yedi yaşında hadis yazmaya başladı. İslam tarihinde önder bir kişilik olan Süfyân bin Uyeyne'nin sahabe büyüklerinden 87'siyle görüştü. 70'inden hadis dinleyip aktardı. 7 bin civarında hadis rivayet etti. Aktardığı hadislerin sahihliğinde söz birliği var. Fıkıh ve hadis alimi olan Süfyân bin Uyeyne fıkhı ilmiyle de İmam-ı Şafii'ye ders vermiş bir isim. Buhari'de yer alan "Ameller ancak niyetlere göredir" hadisini aktaranlarından biri.
Et-Tefsîr ve
El-Cami adında iki eseri bulunuyor. İmam-ı Şafii onun için "Hz. Süfyân'ın, Allah'tan korkmasının çok olması, her an Allah ile meşgul olduğunun delilidir. Allah bana, hadis-i şerif ilmini Süfyân bin Uyeyne'den nasip etti" diyor.