Türkiye'de televizyon tarihini yazacak olsalar
Şok muhakkak orada yerini alır. Bu yüzden 1995 yılında ortaya çıkan ve hâlâ konuşulan bu kült programın yaratıcılarından Alper Mestçi'den (40) televizyon konulu bir film gelmesine şaşırmamalı.
Şok'tan sonra bir süre
Beyaz Show'un daha sonra
Zaga'nın yönetmenliğini yapmış Mestçi. Daha sonra formatı kendisine ait olan
Dikkat Şahan Çıkabilir gelmiş. Özgün format işleri bundan sonra açılmış ve
Bir İş İçin Lazım,
Uzman Avı'ndan sonra şimdilerde
Bir Zahmet adında enteresan bir formatla TRT'de adı görünüyor. "Hepsi kendi üretimimiz," dediği programlarla ilgili şunları söylüyor: "Bu programların ortak noktası, hiçbirinin yabancı format olmaması. Bir yerden alıp da bir yerini değiştirip yayınlamadık. Basit bir format üzerine kurulu hepsi. Türk seyirci çok karmaşayı sevmiyor. Ama o basit fikrin de altının çok iyi doldurulması gerekiyor. Yani akla gelmesi zor değil, formata sokmak zor." Tabii Alper Mestçi'nin aklına sürekli mantıklı program formatları gelmemiş yıllar boyu, zaten
Kanal-İ-zasyon filmi de bu sebepten ortaya çıkmış. Filmin senaristi ve Mestçi'nin yakın arkadaşı Murat Aykul şöyle açıklıyor: "Alper'in bu filmi yapmasının asıl nedeni televizyona sürekli iş yapmasıdır. Kafasında bunlarla uğraşırken bir de kullanamadığı şeyler vardı. Bir format tasarlıyordu ama televizyoncu olarak biliyordu ki o aşırı olur, yapılmaz. Bu filmin hikâyesinin asıl çıkışı böyle oldu; fantezi programlar." Filmdeki televizyon kanalı Kanal İ'nin
Yüzüne Tükürülecek Adam, Tuvaletteyiz, Kim 500 Tokat İster? gibi programları var. Filmdeki programlar her ne kadar fantezi olsa da bugün bir kanalda yayınlansa hepsinin gün birincisi olacağını söylüyor Alper Mestçi. Onun iddiasını güçlendiren şeylerden birini anlatıyor: "Filmin fragmanın sadece bir kısmı bir sitede günde 250 bin tık aldı. Orada programın formatı gereği Ahmet Çakar tokat atıyor. Bunu gerçek diye seyrediyorlar! Filmden olduğunu bilmiyor çoğu insan. Ama sorgulamıyor, bu olay gerçek mi, hangi kanalda yayınlanmış? Ahmet Çakar bir adamı dövmüş; dövebilir, olabilir diyorlar herhalde! Bu şimdiki izleyici profilini gösteriyor aslında."
Bu film bir medya parodisi değil
Kanal-İ-zasyon, Türk televizyonlarının durumunu anlatan, içinde medya eleştirisi de barındıran bir film olmasının yanında '1995-2009 arası bir dönem filmi' Alper Mestçi'ye göre. "20 sene sonra bakıldığında 'Türkiye'de bir ara televizyonculuk böyleydi,' demek istiyorum ama bir şey değişmeyeceğini de biliyorum aslında." Filmin başrol oyuncusunun Okan Bayülgen olmasını şu sözlerle anlatıyor: "Okan olmasa da olurdu ama Okan'ın olması çok önemliydi. Çünkü filmle Okan'ın televizyondaki konumu biraz paralel görünüyor eleştiri açısından. Belki bu sebepten film 'medya arkası'na çevrildi diyorlar; alakası yok! Biz filmin içinde bir televizyon parodisi yapmadık." Bayülgen bir televizyon kanalında çalışan temizlikçi İmdat'ı canlandırıyor, hikâyeyi neden onun üzerinden anlattıklarını açıklıyor Mestçi: "İmdat, Türk halkını temsil ediyor. Televizyonu çok seviyor. 'Halk bunu sever' matematiği kanalda onunla uygulanıyor. Türk televizyonlarında da bu mantık üzerinden iş yapılıyor. Bir anlamda doğru, sevilen programların yapılması. Çünkü televizyon kitap değil, sanat değil; zaman geçirmek için bir eğlence. Ama alternatifler de olmalı. Türkiye'de sorun alternatif kanal olmamasıdır." Filmin maliyeti 1 milyon doları geçmiş. Ama çok büyük para harcamadıklarını söylüyor Alper Mestçi: "Oyuncular çok fazla para istemedi çünkü. Hepsine para verseydik hakikaten çok maliyetli bir iş olurdu. 30 tane konuk oyuncu var zaten. Projeye inanmış, ikna olmuş insanlar hepsi. Biraz kişisel ilişkilerimiz ve Okan Bayülgen'in filmin başrolünde olması çok etkili oldu."
Kendileriyle dalga geçtiler
Filmde oynayanların çoğu televizyonun gerçek aktörleri; Ahmet Çakar, Yasemin Bozkurt, Esra Erol. Onların bu rolleri kabul etmesinin nedenini Mestçi'ye göre şuymuş: "Aslında kendileriyle dalga geçtiler. Şunu da görüyoruz ki, yaptıkları işten çok mutlu değiller televizyonda. Dalga geçebilmesi için bir yarası da olması gerekiyordu." Teklif götürülüp kabul etmeyen oldu mu sorusunu cevaplıyor: "Ali Kırca oldu. Değişik bir haber bülteni vardı, onu sunduracaktık. Onun yerine biz de Sarı Bıyık'ı koyduk. Çünkü Ali Kırca arasında güzel bir benzerlik var. Böylesi daha iyi oldu bence."
'Şok pornografik bir programdı'
"Şok alternatif bir programdı. Televizyon için biraz pornografik bir programdı aslında. 1995 yılında başladı ama oradaki hiçbir şey şu anda yayınlanamaz. 14 senede Türk televizyonunda çok şey değişti. Şok'ta absürt haberler vardı. Biz mizah yaptığımızı düşünüyorduk, eğleniyorduk. Mizah yönünden izleyenler azdı daha çok inandıkları için seyrediyordu insanlar. Bir mizah programıdır diye yazmamıza rağmen anlamadı insanlar ve gerçek sandılar bazı şeyleri. Bunlardan biri porno oyuncusu Anna Nicole Smith Edirne genelevinde zevk için çalışıyormuş haberiydi. Edirne valisinden Ali Kırca'ya bir faks gelmişti. 'Ben bizzat gittim ve gördüm; böyle bir şey yok' diye. Çok hikâye var bunun gibi. Şok'la ilgili en kötü hissedeceğimiz şey şu olabilir. Mesela tuvalet canavarı haberi yapmıştık ve çocuklara da seyrettirdikleri için korkmuşlardı. Telefonlar gelmişti çocuk tuvalete giremiyor diye. Değişen bir şey yok izleyici profilinde. Hatta daha kötü diyebilirim şu an için."
'Recep İvedik başta böyle değildi' "
Recep İvedik filmlerini izlemedim. İzlemek de istemedim. Recep İvedik karakteri aslında Şahan'la ortak bulduğumuz bir karakterdi. Doğumuna katkıda bulunduğum bir çocuğun ne kadar kötü geliştiğini izlemek istemedim diyelim. Çünkü öyle bir karakter değildi ilk çıktığında. Varoluşsal bir derdi olan, dünyaya yabancı, itilmiş, kenarda bir adamın korkunç komikliğiydi enteresan olan. Oradan sadece kıllar kaldı geriye."