Kürşat Özkök, 1986 yılında uzman programcı olarak girdiği TRT'de şu an TRT HD Koordinatörlüğü görevini yürütüyor. Özkök, 3D teknolojisinin altyapısını iyi şekilde kullandıklarını belirterek, TRT'nin HD yayıncılıkta çığır açtığını söyledi. "Zeki Müren Belgeseli"nin yayıncılık hayatındaki en başarılı işlerden biri olduğunu anlatan başarılı televizyoncu, SABAH Anadolu'ya hem çalışma hem de özel hayatını anlattı.
Kürşat Özkök kimdir?
1961 İskenderun doğumluyum. Demir Çelik Lisesi'nden mezunum. 1986'da TRT'de uzman programcı olarak göreve başladım. Eurovision Şarkı Yarışması'nda iki kez delegasyon başkanlığı yaptım. 100'ün üzerinde televizyon programı düzenledim. İki belgesel hazırladım. Halen TRT HD Koordinatörlüğü görevini yürütüyorum. Evliyim. Eşim Hacettepe Üniversitesi'nde Doçent Doktor. Bir çocuğumuz var.
İlk röportajınızı kiminle yapmıştınız?
İlk röportajımı merhum Başbakan Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes ile gerçekleştirdim. Hayatımdaki en önemli olaylardan birisidir. Bu röportaj aynı zamanda Sayın Menderes'le de dostluğumun başlangıcı oldu. Aydın Menderes, ülkesinin sorunlarını olduğu kadar dünyadaki gelişmeleri de yakından izleyen, yaptığı analizleri etkili bir şekilde temellendiren gerçek bir aydın. Ondan "Bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi" olma prensibini öğrendim. Benim ve ailemin hayranlıkla takip ettiği aydınlarımızdan biriydi. Okuma ve yazma alışkanlığım büyük ölçüde o dönemlerde başladı.
Hayata bakış açınız nasıldır?
İnsan, yaşamı boyunca ilkeleri ve prensipleri ile var. Sevdiğiniz ve doğru bildikleriniz ile bir bütün oluşturmak zorundasınız. Türk kültürüne ve ananelere daima sahip çıkmaktan yanayım. Bu nedenle hayatta hep doğruyu savunur, doğrunun yanında yer alırım.
Zeki Müren'in ölümünden sorumlu tutulmanıza ne diyorsunuz? 'Batmayan Güneş Zeki Müren Belgeseli'nizi nasıl yorumluyorsunuz?
Zeki Müren, kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaşmıştı. O dönemden itibaren Bodrum'daki evine kapandı ve münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996'da çarşamba günü TRT İzmir Televizyonu'nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Ancak ben ölümün bu programla bağlantılı olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Evet, hayatımın dönüm noktası diyebileceğim bir gündü. Bu büyük sanatçımızla televizyonculuk alanında bulunmam dolayısıyla yıllara dayalı bir dostluğumuz vardı. Gerçekten işinde çok ciddi, büyük bir yorumcu ve bestekar olmanın yanı sıra, yer aldığı sahneyi dolduran ve performansıyla, sanat eseri haline dönüştüren bir değerimizdi. O'na bir belgesel hazırladığımızı duyunca çok sevindi ve heyecanlandı. Bu belgesel, içeriği ve hazırlanması itibariyle "Sanat Güneşi"mize yaraşır bir yapım oldu. Benim de meslek hayatımın dönüm noktasını oluşturdu. Vefatından dolayı elbette çok etkilendim. Yüzlerce sanatçıyla çalışım. Hiç birine haksızlık edemem. Ama "Batmayan Güneş Zeki Müren Belgeseli"nin yeri benim için bir başka.
HD teknolojisi hakkında okurlarımıza bilgi verir misiniz?
HD teknolojisi, yayıncılık anlayışının son ulaştığı noktalardan biri olarak kabul ediliyor. HD kaliteli görüntü ve ses keyfi sağlıyor. High defination yayın çözünürlüğünün daha yüksek olduğu bir yayın standardı. Bu yayınla çok kaliteli görüntü ve ses sunuyorsunuz.
Karanlıktan aydınlığa çıktı
Kanal kimliğiniz nedir, bize açıklayabilir misiniz?
İzleyici profili için teknolojiye ve yeniliklere meraklı üst sosyo-ekonomik grup diyebiliriz. HD teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha geniş bir yelpazeye ulaşabileceğimizi söyleyebilirim. Yayın akışımızı belgesel, sinema, maçlar ve diğer spor karşılaşmaları oluşturuyor.
Çalışma hayatınızda etkilendiğiniz bir bürokrat var mı?
Hiç düşünmeden TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin derim. Çünkü TRT'yi karanlıktan alıp aydınlığa oturttu. TRT, Türkiye'nin, hatta dünyanın en iyi yayıncı kuruluşlarından biri haline geldi.
Ailenize ve kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Ailede herkesin kendine ait işleri var. Kızımın öğrencilik, eşimin üniversitede hocalık, benim de televizyon yayıncılığı. Herkes kendi işine bakıyor. Benim onlara, onların da bana zaman ayırabileceğini söylemek pek mümkün olmuyor. Ancak bir sıkıntı veya paylaşım günlerinde birbirimize zaman ayırabiliyoruz. Bunun tanımını da şehirde yaşamanın bedeli olarak görüyoruz.
Özlediğiniz bir şey var mı hayatınızda?
Dörtyol'da kebap yemek istiyorum… İlerleyen yıllarda zaman zaman memleketimde olmak ve o yöreye has kebapları tatmayı arzuluyorum. İş stresinden uzak, deniz kenarında yürüyüş yapmak, sadece gönlüme göre yazılar yazmak tek hayalim.