Bu yazıyı SABAH gazetesinin manşetinden sonra "%100 SİYASET" programından önce kaleme alıyorum. Programın etkisi nasıl olacak bilemiyorum ama Sabah'ın haberinin etkisini şu an yaşıyorum. O kadar yoğun aramalarla karşı karşıya kaldım ki, açıkçası toplumun ve üst düzey siyasetçilerin habere gösterdikleri ilgi ziyadesi ile umutlarımın artmasını sağladı.
Şimdi haberimize dönelim. Ancak önce herkesin merak ettiği haberin öyküsünü anlatalım. Geçtiğimiz hafta içi bir davette konuklarla sohbet ederken bir ara fırsat bulup cep telefonlarıma gelen maillere baktım. Son mailde çok enteresan bir ihbar vardı. İhbarda HSYK'da görevli bir hâkimin Ankara'nın bir köyünde tandır fırınında bazı evrak ve dokümanları yaktığı ve son ve en önemli parti dokümanların önce tahrif edildiği, sonra da yakılacağı bilgisi yazıyordu. Bunun üzerine konunun ciddiyeti ve gazete politikamız gereği önce haber kaynağımı aradım, hemen arkasından gazetemizin İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek'i ve Yardımcısı Ferhat Ünlü'yü arayarak maili kendisine yönlendirdim. Ve merakla beklemeye başladım. Gecenin ilerleyen saatlerinde Abdurrahman Şimşek telefon açarak yakılmak üzere olan tüm belge ve dokümanların Ankara'da bahsi geçen köyden, konunun ciddiyeti ve aciliyeti nedeniyle haber verdiği "%100 SİYASET"in daimi yorumcusu Fidel Okan tarafından alındığını ve içinde çok önemli bilgiler olduğunu bana iletti.
Sonrasında ekibimizle bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptık. Fidel Okan ve Abdurrahman Şimşek video kayıtlarına yoğunlaşırken, ben ise elimize geçen belgeleri inceledim. Bu belgelerin temel özelliği kesin olarak HSYK'da görev yapmış olan Yıldırım Şimşek isimli hâkime ait olması ve her bir evrakın paralel yapı ile özdeşleşen birtakım kurumların antedini taşımasıydı. Evrakları inceledikten sonra kalan zamanda videoların küçük bir bölümüne baktığımda şunu anladım ki; paralel yapı, yargıyı öyle bir esir almış ki, örgüt mensupları olan hâkimler ve savcılar bu yapının adete efsunlanmış müridi haline getirilmiş.
Bu yaşanan olay bize gösterdi ki Türkiye'de artık paralel yapı yargıda yok diyenler kesinlikle kötü niyetlidir. Başta Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç olmak üzere bu yapının varlığı konusunda şüphe duyanlar artık şapkayı önlerine koyup bir daha düşünsünler. Çünkü bu örneklerden sonra aynı sözleri tekrar etmek gerçekten yürek ister.
Yargıya sızdığı kesin olan bu paralel yapının yargıdan sökülüp atılmadan yapılacak her operasyonun son derece önemli yan etkileri olacağını hepimiz biliyoruz. Burada çözüm bu yan etkileri yaşamamak için ilk operasyona yargıdan başlanmasıdır. Ne dersiniz?
Not: Tarafımıza gönderilen tüm ihbar ve bilgiler titizlikle araştırılmakta, ihbarcının kimliği kesinlikle gazetecilik ilkeleri gereği gizli tutulmaktadır. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da tüm ihbar mailleri ekibimizce özenle incelenecektir. Halen üzerinde çalıştığımız birçok istihbaratın takibi yapılmaktadır. Son olarak Türkiye'yi sarsan bu haberimizle ilgili tebriklerini ve başarı dileklerini ileten siyasetçilere, yargı ve emniyet mensuplarına, ayrıca duyarlı tüm okurlarıma teşekkür ediyor, bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi de tekraren belirtiyorum.