Haberi gazetemizin Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman (Şimşek) verdi önceki sabah."Paralel Çete'ye operasyon başladı" dediğinde yalan yok bir "ohh" çektim. Çünkü devletin kilit noktalarını ele geçirip sahip oldukları güç sayesinde biriktirdikleri bilgi ve belgelerle ülkenin dibine dinamit koyup patlatmak isteyen bu çeteyle mücadelenin artık somut bir şekil alması gerekiyordu.
Bu örgütün elamanlarından yaptıkları tüm alçaklıkların hukuk önünde hesabının sorulması gerekiyordu. Şahsen ben Adana'da başlayan operasyonun dalga dalga büyüyerek Türkiye geneline yayılacağını düşünüyordum.
Ama olmadı. Maalesef operasyon olduğu yerde kaldı. İşte bu durum canımı çok sıkıyor. Çünkü biliyorum ki hâlâ devletin en kritik noktalarında onlardan birileri var.
Ha bu aralar sessiz ve sakin bir bekleyiş içindeler ama sanmayın ki geri adım attıklarından... Sessizliğin tek nedeni B planını hayata geçirme hazırlığında olmaları. B planlarıyla ilgili senaryoların duyumunu alıyoruz. Emin olun çok daha alçak bir rolle girecekler sahneye. Kaos yaratmak için ülkenin en yumuşak dokularına ateş edecekler. Bakın... Kurguladıkları oyunlar neticeye ulaşırsa bu kez çok şey kaybederiz. Dönülemeyecek noktalara gideriz. O nedenle tekrar tekrar yazarak hatırlatmada bulunmak istiyorum. Özellikle de Sayın Başbakan'a. Ben onun bu mücadelede kararlılığını biliyorum. Geri adım atmayacağına da eminim ama alt kadrolarında işlerin çok da iyi gittiğini söyleyemeyeceğim.
Hem İçişleri'nden, hem de Adalet Bakanlığı'ndan gelen duyumlar sarsıcı gerçekten. Efkan Ala'nın da, Bekir Bozdağ'ın da bu mücadelede kesinlikle ülke hayrına hareket ettiklerinden şüphem yok. Hem de zerre yok! Ancak onların bazı noktalarda bu paralel çetenin elemanlarının tuzağına düştüğünü düşünüyorum. Düşmeleri de gayet normaldir çünkü daha önceki bir yazımda dile getirmiştim. Bunların bazıları örgüt üyeliğini yani kimliğini saklama konusunda inanılmazdır. "Takiyye" düsturları olduğundan karşı karşıya gelseniz bile bazen bunların onlardan olduğunu anlamanız mümkün değildir.
Eskiden bunların içinde olan birinden duymuştum.
Örgütün okyanus ötesinde yaşayan liderinin şöyle bir talimatı varmış: "Benimle, bizimle beraber olduğunuzu gizlemek için size her yol mubahtır! Gerekirse bana ve örgütünüze ağza alınmayacak küfürler bile savurabilirsiniz!"
İşte böyle yapanlar var şu anda devletin kritik noktalarında. Maalesef bir biçimde kendilerini gizleyip alttan alttan çalışmalara devam ettiklerini duyuyoruz. Bu arada onlardan ya da değil bilemem ama onların iftira ve yalanlarını referans alarak insanların meslek hayatını karartanlardan da derhal hesabın sorulması lazım. Aksi halde B Planı için "hazır ol"da bekleyen örgüt ellerini ovuştura ovuştura dalacaklar yeni bir kriz yaratmak için.
Mesela İçişleri Bakanlığı'nda Emniyet Genel Müdürü olarak görev yapan Mehmet Kılıçlar'la ilgili aldığım bilgiler hiç açıcı değil.
Hanefi Avcı'nın Eskişehir Emniyet Müdürü iken yazdığı kitaptan dolayı meslekten 8, memuriyetten 6 ihraç veren kişidir dönemin Eskişehir Valisi olan Kılıçlar. Ve yardımcısı da yine Avcı'nın kitabıyla ilgili o dönem soruşturma yapan ancak hazırladığı 22 dosyada Avcı'yı enteresan şeylerle suçlayan o dönemin müfettişidir. Biri daha var ki evlere şenlik.
Binlerce masum insanın "Terör örgütü üyesi" iddiasıyla dinlemelerinin yapıldığı dönem İstihbarat Daire Başkanı olan Ömer Altınparmak! Şaka gibi ama şu anda o kişi de Emniyet Genel Müdürlüğü'nde Özel Güvenlik Daire Başkanı olarak görev yapıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün ama yerim kalmadığı için burada keseceğim. Fakat kesmeden evvel bu paralel çeteyle mücadele noktasında dikkatinize şu notu düşeceğim:
Düşmanı yaralı bırakmayacaksın diye meşhur bir söz vardır. Evet yara aldı 30 Mart sandığından çıkan sonuçla bu çete ama eğer bunlar bu yaraları tedavi edip yeniden alana dönerse çok daha adi, alçak ve namussuzca saldırıya geçeceklerini tahmin etmemiz gerekir!
O yüzden devleti neredeyse teslim almak üzere olan bu derin yapının kökünü kazımak için elimizden ne gelirse artık hayata geçirmemiz lazım!