Seçim gecesi... Tam da Başbakan balkon konuşmasını yaparken geldi mesaj. Aynen şu yazıyordu: "Kılıçdaroğlu istifa etti. Şu anda genel merkezde odasında partililer kararından geri döndürmeye çalışıyor."
Söz konusu SMS'i gönderen şahıs Deniz Baykal ve Önder Sav kanadına yakın, yani CHP içi muhaliflerden olduğundan dolayı açıkçası doğruluğundan şüphe ettim önce. Ve hemen genel merkeze yakın başka kaynaklarımı yokladım. Tabii o saatler en kritik saatler. Telefonlar açılmıyordu. Sonunda Parti Meclisi üyesi birine ulaştım. O da genel merkezdeymiş. Kılıçdaroğlu'nun kurmayları ile saatlerdir odasında olduğunu ve içeride nelerin konuşulduğunu bilmediğini aktarınca bu defa bende bir şüphe oldu ve bu şüphemi Twitter'da; "Kılıçdaroğlu istifa etmiş deniliyor. Doğru mu bu bilgi? Odasında ikna etmeye çalışıyormuş partilileri kararını geri alsın diye..." şeklinde paylaştım. Sonradan haberim oldu meğer bazı haber siteleri bu yorumumu haberleştirmiş. Ancak o saatlerde bir yalanlama gelmedi. Gelemezdi de zira doğruydu aslında bana aktarılan. Kılıçdaroğlu partisinin yaşadığı hezimet üzerine böyle bir karar almıştı ancak başta Umut Oran olmak üzere kurmaylarınca bu ani kararından vazgeçirilmeye çalışılıyordu. Nihayetinde de öyle oldu. Sabah saatlerine kadar büyük başarısızlık yaşadığına inanan Kılıçdaroğlu, "Padişahım sen çok yaşa" modundaki yardımcılarının üstün gayretleri ile büyük bir başarıya imza attığına inandırıldı. Ertesi gün "İstifa iddiaları tamamen asparagas, saçmalık" dediği açıklamasının satır aralarına bakın ne kadar haklı olduğumu anlayacaksınız.
Allahaşkınıza siz söyleyin... "Eksiğim olabilir ama görevimi yaptığıma inanıyorum!" cümleleri kuran bir lider yeryüzünün neresinde siyasette varlık gösterebilir? Yani, "Ben eksik bir adamım evet. Yanlış bir liderim ama buna rağmen bu koltukta oturmaya devam edeceğim" mealindeki bu sözleri hangi aklı başında siyasetçi eder? Dün bütün yandaş kalemlerinin yorumlarını okudum. Birinde bile Kılıçdaroğlu'nun kendi beyanıyla başarısızlığını anlatan cümlelerinin eleştirildiğine rast gelmedim. Hiç kimseden "Neden başarısız oldun?" sorusuna yanıt arandığına şahit olmadım. Hemen hemen bütün CHP'li yazarların köşelerinde; "Durmak yok yola devam" teraneleri sallanmış. Hiçbir yazar halkın yüzde 45 gibi bir oranla yeniden AKP'yi tercih etmesine, son 3 ayda yapılan bu berbat muhalefetin sebep olduğunu ortaya koymamış. Hiçbirisi; "Kemal Bey sen niye kaybettin biliyor musun? Çünkü muhalefeti düzeysizleştirdin! Adam gibi muhalefet yapacağına, daha düne kadar düşman gördüğün, yanına yaklaştırmadığın devletin içine sızıp, devletin imkânlarını kullanarak devlete şantaj için biriktirdiği Fethullah Gülen örgütünün tapelerinin, montaj kasetlerinin peşine düşüp hem kendini, hem de partini diplere çektin!" dememiş.
Bütün köşeler çevir kazı yanmasın havasında. Tamam çevirelim yanmasın ama nereye kadar gider bu işin sonu? Düşünün... Muhalefet tarihinde görmediği bir medya desteği aldı bu seçimde. Türkiye'nin en baba medya patronları Erdoğan'ı indirmek ve muhalefeti iktidara getirmek için varını yoğunu ortaya döktü. Açık açık iktidara savaş ilan edildi. Sahip olduğu imkânlarla olağanüstü bir psikolojik harekât gücü sergileyen paralel çete "muhalefet güç kazansın" diye korkunç alçaklıklara imza attı.
Peki n'oldu bütün bunların sonunda? Muhalefet ne kazandı? Hepi topu 2 puan! Peki ne diyor Kılıçdaroğlu bu sonucu yorumlarken; "Evet. Beklediğimiz oranda oy almadık, onu ben de biliyorum. Ama bir çizgimiz var yukarıya doğru, kararlılıkla gidiyoruz, ağır ağır sindire sindire, halka daha fazla gideceğiz, daha fazla onlarla beraber olacağız!"
Hayır, ne bekliyordu ben anlamıyorum.
Kendi partisine anket yapan şirketler bile sonucun aşağı yukarı böyle olacağını söylediği halde ne umuyordu Sayın Kılıçdaroğlu? Bu resmen seçmenin aklıyla dalga geçmektir. Ben CHP'li olsam 1 dakika bile oturtmazdım o koltukta. Ve derhal istifasını ister, yola en azından yeni, yepyeni bir isimle devam eder, şansımı başka türlü denerdim!
Haksız mıyım?