Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

CHP'li gazetecilerin acizlik halleri

Samimiyetle söylüyorum. CHP taraftarı gazeteci arkadaşların düştüğü duruma üzülmekten, sokağın nabzını doğru okuyabilen bir gazeteci olarak öngörümde haklı çıkmış olmama sevinemiyorum. Pazar akşamı sandıklar açılmaya başladıktan sonra öteki yakadan yansıyan manzara hepimizi hayretlere gark etti. Yalan yok anlayamadım. Bu arkadaşların sonuçlar karşısında bunalıma girip milyonların önünde; "Bir tuhaflık var. Bu sonuçlarda gariplik var. Anadolu Ajansı ile Cihan'ın verileri örtüşmüyor. Şaibeli bir sonuca doğru ilerliyoruz. Halk buna tepki göstermeli. Taksim'e çıkılmalı" mealindeki cümleleri rahatlıkla kurabilmelerinin nedenini algılayamadım.
Evet çok düşündüm, çok kafa yordum ama bir türlü bu arkadaşların neden böyle bir davranış bozukluğu sergilediğini çözemedim. Gerçekten nedir bu insanların problemi? Hayal kırıklığından mı kaynaklı düştükleri bu haller yoksa yenilen pehlivan güreşe doymaz sendromundan mı? Şahsen ben isteyerek ya da bilerek böyle haller sergilediklerine inanmıyorum. Çünkü mesleki kariyerini düşünen hiçbir gazeteci böyle bir andavallık yapmaz! Tamam üzülür. Kahrolur. Hatta dövünür. Bunlar normal davranışlar ama milyonlarca insanın gözleri önünde sandıktan çıkan sonucu kabullenmeyip, üzerine bir de manipülasyon yapıp, sonuçları çarpıtma durumlarına aklı başında hiçbir gazeteci tevessül etmez.
Pazar akşamı ekranlar bu bahsini ettiğim tiplerle kaynıyordu. Ben de ekrandaydım aynı gece. Ara ara çıkıp atv-aHaber ortak yayınında ben de yorumlar yaptım ama yemin ediyorum o gece birlikte olduğumuz arkadaşlarla kendi ekranımızı falan bırakıp çoğunlukla bu CHP'li arkadaşların düştüğü aciz halleri izledik. Acıyanlar oldu aramızda.
Hele hele; "Sokak gazetecisi denilince akla ben gelirim. Ben bir bilenim. Ben muhafazakâr kesimin eski mücahidiyim" diye atıp tutan Ahmet Hakan'ı izlerken çok üzüldü bazılarımız. Aramızda onu çok eskiden tanıyanlar vardı; kahroldular resmen. Diyordu ki; "Ya bu çocuk eskiden böyle değildi. Bizim aramızdayken daha makuldü. Daha objektifti. N'oldu bu çocuğa?" Tabii biz bu durumun neden olduğunu kavrayamayınca meseleye medyada epeyce bir eski olan ağabeyimiz el attı ve aynen şöyle bir tespitte bulundu:
"Niye şaşırıyorsunuz? Türk basın tarihinde bunların bu tuhaf hal ve davranışlarına benzer binlerce örnek vardır. Eskiden 'yalılarda oturanlar' derdik. Şimdi 'plazalarda oturanlar' diyoruz. Oralarda oturup köşelerinde, ekranlarında sokağa dair tahlil, analiz döktürenlerin sonunda geldiği durum hep böyle olmuştur! Bunlar tüm Türkiye'yi Nişantaşı'ndan ibaret sanır; ya da Bağdat Caddesi'nden. Halbuki popolarını kaldırıp, o plazalardan dışarı çıkıp az ötedeki mahallelere gidip halkın arasına dalabilseler görecekler neyin ne olduğunu ama maalesef bunu yapacak kapasite yok bu arkadaşlarda! İşin kötü tarafı bunları gerçekten bir halt zannedip, inanan ve yazdıklarını doğru kabul edip, 'iktidara geliyoruz' diyerek heyecana kapılan milyonlarca insan da var. Ben olsam CHP tabanının yerinde, yenilginin hesabını en önce bunlardan sorarım; 'Bizi aldattınız, yanılttınız ve kandırdınız' diyerek!"
Neyse... Yerim olsaydı bu arkadaşlara en azından bundan sonraki süreçte yanılmamaları ya da yanılsalar bile sonrasında nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda bir iki tavsiyede bulunmak isterdim ama yerim müsait değil. İnşallah başka bir sefere ama yazıyı bitirmeden evvel sandıktan çıkan sonucun neden böyle olduğunu en azından biraz kavrayabilmeleri için şu notu dikkatlerine sunmak isterim:
AKP'ye oy veren yüzde 45'lik seçmen var ya! Onlar şuna inanıyor: Sizin nefret ettiklerinizin Erdoğan, kabinesi ya da partisi değil, kendileri olduğuna inanıyorlar! Ve sizin Erdoğan'a, partisine yaptığınız her atışı, vuruşu, eleştiriyi de kendilerine yapılmış sayıyorlar. Anlatabildim mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA