Bülent Arınç'la fazla bir tanışıklığımız yok. Bir iki kez ayaküstü selamlaşma dışında pek fazla muhabbetimiz olmamıştır. Ben de onu çoğunuz gibi ekranlarda yaptığı açıklamalardan, gazetelere verdiği demeçlerden tanırım. Ve yalan yok üslubunu tarzını da çok beğenirim. Her zaman değil ama zaman zaman ihtiyaç duyduğumuz o sakin, hoşgörülü ve kibar üslubunun gerçekten de bir farklılık yarattığına inanırım. Evet bir Başbakan Erdoğan gibi peşinden milyonları sürükleyecek lider karizmasına sahip değildir Arınç ama her zaman ikinci bir adam olarak siyaset arenasında yer alması gereken tiplerdendir bana göre. Olmaması büyük bir eksiklik yaratmaz belki ama olması halinde de topluma verdiği o dürüst siyasetçi imajı nedeniyle Türkiye siyasetine katkıda bulunacak bir isim olduğuna inanırım.
Hülasa benim penceremden Arınç böyle pozitif bir kimlik ve kişiliğe sahiptir. Daha doğrusu sahipti! Duydunuz mu bilmiyorum. Haberiniz oldu mu emin değilim ama geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da katıldığı bir toplantıda şu yukarıda saydığım özelliklerinin hiçbiri ile bağdaşmayan garip bir fotoğraf sergiledi Sayın Arınç.
Garip de değil aslında komik! Düşünün... Memleket alev alev yanıyor. Kaos peşinde olanlar sokakları kışkırtmak için ellerini ovuşturuyor. Her gün işinde usta adamların eliyle montajlanmış tapeler ortalığa saçılıyor. 1 milyondan fazla insanın dinlenip kaydedildiği ve birçoğuna da bu kayıtlarla şantaj yapıldığı yazılıyor, çiziliyor. Ve tüm bu yapılanların müsebbibinin de, bizzat Başbakan Erdoğan tarafından gerek meydanlarda, gerekse katıldığı TV programlarında "Pensilvanya'da yaşayan zat" denilerek Fethullah Gülen olduğu işaret ediliyor.
Ama Sayın Arınç, Diyarbakırlı gazetecilerin bu yönde sorduğu bir soru üzerine diyor ki; "Yok yok... Başbakan o söylemleriyle Hocaefendi'yi işaret etmiyor!" Yani "Hoca değil, kedidir kedi" diyor.
Biliyor musunuz ben bunu ilk duyduğumda inanmadım. Bir dostum arayıp söylediğinde hatta "Şaka yapmıştır" dedim. Şaka olmadığı konusunda uyarılınca da açıp bir iki yere teyidini aldım. Bunlardan biri de o toplantıda bulunan AKP üyesi tanıdığımdı.
Aynen şöyle söyledi: "Valla biz de ilk başta espri yapıyor sandık ama sonradan öyle olmadığını anlayınca afalladık. Yemin ediyorum salondaki tüm partililer kulaklarına kadar kızardı Sayın Arınç'ın o ifadeleri karşısında."
Ben de afallamıştım ama attım üzerimden. O nedenle şimdi açık açık sormak istiyorum Sayın Arınç'a ve bir zahmet cevap vermesini bekliyorum.
Madem Başbakan'ın "Pensilvanya'da yaşayan zat" diyerek kastettiği kişi sizin eski dostunuz, arkadaşınız, birlikte "Maklube" yiyip keyifli sohbetler yaptığınız Hocaefendiniz değil Sayın Arınç; o halde kim?
Pensilvanya Belediye Başkanı mı? Başbakan Gülen'i kastetmiyor da kimi kastediyor? Bari söyleyin de ona göre gardımızı alalım. Kim bu güzel ülkemizin kaderiyle oynamaya, siyaseti dizayn için siyaset dışı yollarla hükümetinizi alaşağı etmeye kalkan alçak?
Söyleyin lütfen! Söyleyin kim olduğunu da, biz de yanlış adreslerde dolanıp boşu boşuna Hocaefendinizin günahını almayalım efendim!
Dipnot: Geçen pazartesi bu konu aHaber'de % 100 Siyaset'te de gündeme geldi. Anayasa Profesörü AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu'nun da olduğu programda Fethullah Gülen'den bahsederken hâlâ "Hocaefendi" denilmesine özellikle muhafazakâr kesimden büyük tepki geldi. Alırlar almazlar ama naçizane iktidar mensuplarını uyarıyorum: Demeyin artık şu adama Hocaefendi falan. Dil alışkanlığı sizinki biliyoruz ama vazgeçin artık bu sıfatı kullanmaktan. Çünkü Almanya basınında bile, "God Father" şeklinde anılmaya başlanan Fethullah Gülen için her "Hocafendi" dediğinizde emin olun kendi tabanınızda birilerini havalara zıplatıyorsunuz.