Yılın hâkimi. Adalet dağıtmada hızlılığı ve cabbarlığı ile nam salmış. Tertemiz bir sicili var. Dindar ama karargâhtaki maklubecilerin hoşlaşmadığı kadar da vicdanlı. Yaklaşık 6 ay önce bir davayla ilgili baskı yapıyorlar. "Verdiğim her karar benim namusumdur" deyip reddediyor bu isteklerini. Tabii anında soruşturma başlatıyor maklubeci müfettişler ve sicili başarılarla dolu hukuk adamı terfi ettirilecek yerde tenzil-i rütbe ile alaşağı ediliyor.
Bunalımda... Adı Tolga Onur. Aktarıyorum mektubunu: "HSYK ile ilgili yazılarınızı takip ediyor ve takdirle karşılıyorum; bu sistemin en çok yıprattığı bir mağdur olarak. Sırf paralel yapının boyunduruğu altına girmediğim için hiç sebep yokken HSYK tarafından fişlendim. Geçmişte su faturası gibi abonelik borçlarını geç ödemiş olmamı gerekçe gösterip hakkımda soruşturma açtılar. Bu karar başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, tüm yargı örgütlerince eleştirildi ve adalete uygun davranması için çağrıda bulunuldu fakat yargıdaki tüm gücü elinde bulunduran bu örgüt bırakın hatasını düzeltmeyi, görevime tamamen son vererek hayatımı bir çırpıda elimden aldı!"
Bunalımda... 20 yıllık Alevi kökenli bir savcı. Türkiye'nin dört bir yanında kelle koltukta görev yapmış. Soruşturmalarda kılı kırk yardığı ve sadece hukuk neyi emrediyorsa onu yerine getirdiği ve boyun eğmediği için takibe alınmış. Bu takip sonunda da karargâhta pişirdiği maklubeyle meşhur teyzenin maklubeci müfettişleri soruşturma başlatmış hakkında. Sicili pırıl pırıl savcının hayatını didik didik etmelerine rağmen (su, elektrik ve telefon gibi faturalarına bile bakılmış) bir şey bulamayınca bu defa sorguya almışlar ve; "Geçen gün yemek yediğin emekli hâkim X ile, eski HSYK üyesi Y ile ne konuştun?" gibi abuk sabuk bir yığın soru yöneltmişler. Oradan da bir şey çıkaramayınca ve siciline düşecek olumsuz not bulamayınca bu defa mobbing uygulamaya karar vermişler ve "Sen biraz yol git gel de aklın başına gelsin!" deyip adamı "ihtiyaç var" gerekçesiyle oturduğu lojmandan 80 km mesafe uzaklıktaki başka bir adliyede görevlendirmişler.
O da bunalımda... Hem de öyle böyle değil. Yalan yok anlatılanları duydukça, yazılan mektupları okudukça ben de bunalıma girdim. Hele bir de yine onların mağduru olan eski istihbaratçı Sabri Uzun'un 3 yıl önce anlattıklarını dinledikten sonra ayağa zıplayıp "Bunlar cemaat memaat değil yahu! Çete çete!" diye bağıran CHP liderinin geldiği noktayı gördükçe... Ve kuvvetin sadece maklubecilerin elinde olduğu ayan beyan ortadayken sırf gönüllerine girmek ve üç beş oylarını almak için; "kuvvetler ayrılığı ilkesi yok ediliyor" palavrasına sarıldığını izledikçe deliye dönüyorum. Ve tabii hal böyle olunca da yine dayanamayıp muhtereme şu iki çift lafı izninizle etmek istiyorum: "Yanlış yoldasınız Sayın Kılıçdaroğlu yanlış! Bakın evet maklubeciler bizi fişliyor ama bu arada haberiniz olsun tabanınız da sizi fişliyor! Hem de öyle böyle değil!"