Pazar yazımda kitabın ortasından girince şu HSYK meselesine ülkenin dört bir yanında görev yapan yargı mensuplarından inanılmaz geri dönüşler aldım. Maklubecilerin karargâhı HSYK ve ona bağlı Teftiş Kurulu'nun akıllara ziyan marifetlerini anlatıyorlar. Tam bir rezalet! Tam bir pespayelik! Adamlar yargıdaki kilit noktaların tamamını ele geçirmiş durumdalar. Dün arayanlardan biri tek tek rakam veriyor: "Gerçekten de durum aynen dediğiniz gibi. Yeni derin ağabeylerin karargâhı HSYK'dır. Ve Teftiş Kurulu da bu karargâhın sığınağıdır. Kendilerinden olmayan hâkim ve savcıyı sindirmek, silmek için müfettişleri aracılığı ile her türlü numarayı yapıyorlar bu sığınakta. Kim uyarlarına gelmiyorsa bir bahane bulup maklubeci müfettişleri aracılığı ile sicillerini bozuyorlar. Bakın adli yargıda hâkim savcı sayısı yaklaşık 12 bin civarındadır ama kilit noktaların tamamı bu maklubecilere emanettir. Toplamda 1200 kadarlar ama bunların 650'si 'köşebaşı' şeklinde tabir edilen yerleri olduğu gibi ele geçirmiş durumdadır!"
Bir başka kaynağım ise yazdıklarıma ek olarak şu bilgiyi aktarıyor: "HSYK Genel Sekreterliği işin mutfağıdır. Mutfakta yemek hazırlanır, üyelere sunulur. Bütün üyeler hükümetten bile olsa tek tek her hâkimin dosyalarını incelemeleri fiilen imkânsız olduğundan istedikleri kişiyi istedikleri yere tayin ettirebiliyorlar. Zira bir kararname en az 1500 kişiden oluşur. Bu nedenle genel sekreter ve yardımcıları ile onların yardımcıları olan tüm tetkik hâkimlerinin görevden alınması da şarttır!"
Tabii anlatılan bu hikâyeler çok can sıkıcı ama en azından artık bunları biliyoruz ve önlem almak için de mücadele ediyoruz. Fakat bu arada aldığım bir duyum üzerine de panik oldum. Bir kaynağım geçtiğimiz hafta HSYK 1. Dairesi'yle ilgili yaptığı değişiklikten sonra hükümetin rehavete kapılıp korkunç bir yanlışa doğru gittiğini iddia ediyor. O da diyor ki; "Yargının dört bir yanına, kilit noktalarına Maklubeci yerleştiren Pensilvanya güdümlü bir adamın, 'ben artık sizinle beraberim' sözlerine inanmak ve onun hazırlayacağı kararnameden medet ummak alenen safdilliktir! Lütfen yazın ve lütfen hükümeti bu konuda uyarın!"
Çok isterdim açık açık adını yazmayı ama yeterince dava açıldığı için son zamanlarda tarafıma bu defa hükümeti telafisi olmayan oyuna getirdiği iddia edilen Pensilvanya güdümlü o kişinin kimliğini yazmayacağım. Ama merak etmeyin. Hem o, hem de ona inanıp peşinden sürüklendiği iddia edilen Sayın Bakan Bekir Bozdağ kimden bahsettiğimi ve ne demek istediğimi gayet net anlamıştır. Ben Bakan Bozdağ'ın iyi niyetine inanıyorum ve onun asla eski Bakan Sadullah Ergin'in düştüğü gaflete düşeceğini sanmıyorum! Vardır bir bildiği ama yine de bu konuda üzerime düşeni yapmak istiyorum. Çünkü o eski Maklubeciye kimse güvenmiyor yargıda. Ve hemen herkes bunun büyük bir oyun olduğunu düşünüyor. "Aman" diyorum başka bir şey demiyorum! Allah muhafaza gerçekten! Yani böyle bir şey olursa... O bildik eski Maklubeci eline alırsa ipleri yine inanın bundan dolayı zararı görecek kişi sadece hükümet olmaz, hepimiz oluruz. Bütün Türkiye!
O nedenle bir kez daha bu konuda uyarıyı kendime görev biliyorum ve yetkililere... Özellikle de Sayın Bozdağ'a sesleniyorum: "Kesinlikle o Maklubeci'den kurtulmanız gerekiyor! Sakın güvenmeyin ona Sayın Bakanım ve yanınıza dahi yaklaştırmayın! Hem şunu yazın lütfen bir tarafa; azıcık zora düşünce Pensilvanya'ya olan köklü biatından bir anda vazgeçen bir adamdan bize asla dost olmaz!"