Sanırım, Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'la ilgili haberleri okuyorsunuzdur. Kendisini çok yakından tanımam. Ancak Alevi kökenli olan Oktay'ın Alevi camiası tarafından çok sevilen, sayılan, ayrıca o cenahta ciddi bir itibarı olan bir kişilik olduğunu da iyi bilirim. O nedenle, "Yargı camiasını Ergenekon örgütünün amaçları doğrultusunda etkilemek!" suçlaması çerçevesinde gözaltına alınan Seyfi Oktay haberlerini hem hayretle, hem de çok üzülerek izledim.
Buna mukabil, bazı Alevi Dernekleri ve Alevi kökenli siyasilerin, "Amaç tamamen Alevilere yönelik bir psikolojik harekât!" yorumlarıyla da kesinlikle mutabık değilim!
Bence bu olayda kesin yargıya varmadan, biraz serinkanlı düşünmemiz lazım.
Anladığım kadarıyla savcılığın elinde Seyfi Oktay'ı gözaltına aldıran bu kararı dayandırdığı çok sağlam argümanlar var.
Aksine, zaten imkân ve ihtimal vermiyorum! Daha doğrusu veremiyorum!
Çünkü bu ülkede yaşayan bir Cumhuriyet savcısının, bu ülkenin hassasiyetlerinin neler olup olmadığına dair en azından bir kulak dolgunluğu olduğu kanaatindeyim.
Açarsak biraz daha bu saptamamı... her kim olursa olsun. Diyelim ki savcı... Ya da polis... Veyahut istihbaratçı. Her neyse. Kimse kim! Hiçbirinin, 7'sinden, 70'ine bütün Alevi toplumunun sevip saydığı, hürmet ettiği 76 yaşındaki eski bir bakanı, üstelik de böylesi hassas bir dönemde elinde kanıtı, belgesi, bir dayanağı olmadan gözaltına almaya cesaret etmesi mümkün değildir!
Suç bireyseldir!
Çünkü, tam da AKP iktidarı "Alevi açılımı" denen proje ile bütün Alevileri kucaklamaya, gelecek politikalarına Alevileri de katmaya çalışırken, bir densizin, üstelik de devlet kademesinde bir densizin, tıpkı geçmişte olduğu gibi yeni bir Alevi- Sünni çatışmasına yol açacak böylesi keyfi bir kararın altına imza atması ihtimalinin bile söz konusu olmadığını düşünüyorum!
Şimdi geçelim diğer tarafa...
Seyfi Oktay'ın gözaltına alınmasıyla birlikte duygusallıktan hareketle aceleci davranıp açıklama yapanlara...
Yani, "Dede Seyfi Oktay hukukçudur, neyin suç olup olmadığını, onu gözaltına alan Savcı Bey'den çok daha iyi bilir. Pir Sultan gibi girdiği adalet sarayından, yine Pir Sultan gibi çıkacaktır. Şüphemiz yoktur!" diyenlere...
Bir kere Alevi kökenli bir gazeteci olarak, huzurlarınızda Alevi Bektaşi Federasyonu ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu'nun ortak yaptığı bu açıklamaya şerh koyduğumu ilan ediyorum!
Ve kendilerine açık açık soruyorum;
İlerleyen günlerde Seyfi Oktay'ın gerçekten Ergenekon Davası'ndan tutuklu kişilerin lehine yargıdaki bazı isimleri etkilemeye dönük bir delil, bir belge önünüze konulursa, ne diyeceksiniz? Mesela; Oktay'ın, tutuklu Mehmet Haberal ya da firari Bedrettin Dalan ile ilgili bazı yargıçları telefonla aradığı, onlardan bazı avukatlar aracılığı ile ricalarda bulunduğunun telefon kayıtları, görüşmeleri kamuoyunun önüne saçılırsa ne söyleyeceksiniz? "Olsun o dededir! Ne yapsa yeridir" mi diyeceksiniz? Adalet Sarayı'na Pir Sultan olarak giren Seyfi Oktay peki ne olarak çıkacak?
Yanlışsınız! Hem de çok yanlış!
Farkında mısınız bilmiyorum ama sözcülüğüne soyunduğunuz milyonlarca Alevinin büyük olasılıkla Ergenekon yandaşı, taraftarı gibi algılanmasının tohumlarını atıyorsunuz! "Yüksek yargı Alevilerin elinde! Aleviler topyekun darbe çığırtkanı! Alevilerin hepsi ulusalcı ve postal yalayıcısı" diyerek kendini paralayan bazı kendini bilmez zevatın eline malzeme veriyorsunuz!
Merak ediyorum şimdi. Yarın Seyfi Oktay'la ilgili iddiaların belgeleri ortaya çıktığında, Alevilere her daim saldırmaya hazır kalemlerden biri çıkıp; "Bu iddiaları gündeme taşıyan zihniyetle, zihnini ulusalcılığa rehin etmiş Alevilerin bakış açısı aynı!" derse ne cevap vereceksiniz?
"Biz her şekilde dedemizin arkasındayız! Onun suçu bizim suçumuzdur!" mu?
Ayrıca bilindiği üzere Seyfi Oktay, Alevi olmaktan önce bir bireydir. Varsa bir suçu, hatası, günahı, bunun hesabını verecek de yine kendisidir! Çünkü suç bireyseldir.
Kusura bakmayın ama sırf o da "Alevi" diye Seyfi Oktay'ın, ya da babamın oğlunun işlediği iddia edilen herhangi bir suçu sahiplenmem mümkün değildir!
Hele hele, işin içinde Ergenekon tertipcileri varsa! Unutmayın ki, Aleviler ne çektiyse yıllarca bu zihniyetten çekti! Maraş'ta da, Malatya'da da, Çorum'da da, Gazi Mahallesi'nde de kanımızı döken, bu zihniyetin ta kendisiydi!