1958 yılında Mekteb-i Mülkiye'ye girdim. Solculuk nedir orda öğrendim. O gün bugün de solcuyum.. Haa, bakın, hiç Marksist olmadım. Benimki önce sosyal demokrasiydi. Sonra Ortanın Solu oldu, sonra gene sosyal demokrasiye döndü adı. Böyle olunca da, CKMP, daha sonraki adıyla MHP'nin lider kadrosundaki babama rağmen, o parti dahil sağcı hiçbir partiye, hayatımda oy vermedim.
30 Mart yerel seçimlerinde oylarım belliydi. Anakent'te nerdeyse 20 yıllık yakın dostum, hatta hani "Enseye tokat" derler, öyle arkadaşım Mustafa Sarıgül'e, 30 yıldan fazla yaşadığım Beşiktaş'ta da, hizmetlerini iki dönemdir yakından izlediğim İsmail Ünal'a gidecekti oylarım.. "..ti!.."
Sevgili Sarıgül, gücenmesin. Konunun şahsı ile alakası yok.. Ama ben bu Kılıçdaroğlu'nun liderlik yaptığı partiye de, onun adayına da oy vermem. Babam olsa..
Kılıçdaroğlu, son olaylar sırasında ne kadar kötü bir Ana Muhalefet Lideri olduğunu ortaya koydu ve koymaya devam ediyor.. O ayrı bir yazı konusu. Bugünkü öfke sebebim başka..
CHP'nin yerel yönetim adaylarını açıklaması geciktikçe gecikti. AKP, adaylarını açıklamış, adamlar kolları sıvayıp seçim çalışmasına girmişken, Kılıçdaroğlu'nun hangi kafayla bilmem, listeyi son ana bırakması, CHP adaylarının yarışa geç başlamalarına yol açmakla kalmadı, daha beter bir durum da yarattı. Aday adayları, rakip partilere gerek kalmadan birbirlerini yemeye başladılar. Adaylar açıklanınca iyice kıyamet koptu. Gösteriler, istifalar.. CHP içerden bölündü. Şimdi 40 gün sonra, bu haliyle seçime girecek, ana muhalefet..
Ben ötekileri bilemem, ama yeniden görev verilmeyen üç adayı yakından tanıyorum. Yaptıkları işleri ve ilçelerindeki sevgi, sempati derecelerinin de farkındayım. Onları anlatacağım..
İki dönemdir Beşiktaş'ı yöneten İsmail Ünal.. Gene iki dönemdir Bakırköy'ün başındaki Ateş Ünal Erzen ve dört dönemdir Kadıköy Başkanı Selami Öztürk.
İsmail Ünal, hem de Yusuf Namoğlu gibi kısa zamanda efsane olan bir başkanı hem de rekor oy oranı ile devirerek Beşiktaş'ı CHP'ye getiren başkan. İkinci döneminde gene rekor oy aldı. Haklıydı. Ünal, Beşiktaş'ın, Beşiktaş halkına ait olduğunu düşündü hep.. Yollar, önce yürüyenler içindi. Beşiktaş kaldırımlarında otomobil park etme imkânı bırakmadı. Levent'in iş yerlerine dönüşmesini durdurdu. Sakin yaşanan yer olarak kalmasını sağladı. Yusuf Namoğlu'ndan aldığı bayrağı aşarak sürdürdü. Parklara, yeşile önem verdi. Kültür ve Sanata hizmetleri inanılmaz. İlçenin hemen her köşesinde, yürüyüş mesafesinde gidilecek bir kültür merkezi ve hepsinde dolu dolu programlar vardı. Yaz geceleri o programları parklara taşıdı. Döneminde Beşiktaş'a 166 heykel dikildi. Yüz altmış altı.. İstanbul'un tümünde bu kadar heykel var mı acaba?.
Selami Öztürk, park, yeşil, kültür ve sanat açısından CHP'nin önde gelen başkanlarındandı dört dönemdir. Dünyanın en güzel sahil yolu bugün Kadıköy ile Pendik arasında uzanıyorsa.. Bu müthiş sahil parkında insanlar eğleniyor, dinleniyor, özel parkurlarda koşuyor, yürüyor, bisiklete biniyorsa, imza Selami Öztürk'ündür.
Yaptıkları kitap olur.. Operasız Türkiye'ye depo olarak kullanılan tarihi Süreyya Operası'nı kazandırması tek başına yeter, ki binayla yetinmedi. Arkasında Devlet olan Opera ve Bale'ye yerel yönetim olarak da sponsor oldu. O dünyalar güzeli Rossini, Kül Kedisi, Kadıköy Belediyesi'nin desteğiyle o güzellikte sahnelenebildi, mesela.
Bakırköy ve Ateş Ünal Erzen'e gelince.. Bakın, Eskişehir diye bir kenti yeniden yaratan Yılmaz Büyükerşen, benim için tüm tasnifler dışıdır. Onu kimselerle mukayese bile etmem. Onun dışında gördüğüm, bildiğim en başarılı Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'dir. Yaptıklarının sadece bir bölümünü yazmıştım size.. O mucizevi Botanik Parkı ve dünya çapındaki teknik sistemi ile Bakırköy Operası Ateş Ünal dostumu tarihe geçirmeye yeter. İkisinin de yerine ne AVM'ler yapılırdı aslında.. Ki, sosyal demokrat bir başkan olarak, sağlık başta, halka doktor ve ilaç dahil bedava götürdüğü hizmetler sıralamakla bitmez.
O büyüsüne kapıldığım Opera Sarayı'nı gezdirirken "Niye açmıyorsun hâlâ" dedim.. "Kılıçdaroğlu gün verecek, bekliyorum" dedi. Açılışta kurdeleyi partisinin başkanının kesmesini istiyordu, çünkü.. "Başbakan, yaklaşan seçimler dolayısı ile her gün artan hızla kurdele üstüne kurdele keserken, Ana Muhalefet Lideri, böylesine muazzam ve anlamlı bir binayı niye açmaz" diye düşünmedim bile.. AKM'ye bile sahip olamayan ana muhalefet liderinin, tam da yerel seçimler öncesi Ateş Ünal Erzen'e destek olmak istemediği de açıktı zaten.
"Başkanı bekleme, sen aç" dedim, Ateş Ünal dostuma.. Beni dinlemedi.. Kılıçdaroğlu'nun böyle bir oyun oynayacağına ihtimal dahi vermiyor "Başkan yoğun işlerinden vakit bulamıyor" diyordu.
Yoğun işlerin ne olduğu hafta sonu anlaşıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, ne partiye hizmete bakıyordu, ne de ülkeye, bölgeye yapılan katkılara.. Onun tek hesabı vardı.. Baykalcı bildiklerini temizlemek ve yerlerine kendi adamlarını koymak..
Şimdi bu kafada bir adam, ülke lideri olsa ne olur, söyler misiniz?.
Mustafa Sarıgül dostuma da kızdım. Ateş Ünal Erzen'le geçmişteki kavgası yüzünden kabağın başında patlayacağını bile bile engel olmadı. İşte daha bismillah, bizim gazetede dün Mahmut Övür'ün başlığı.. "CHP, Sarıgül'e teslim edildi.." Daha neler yazılacak, neler söylenecek..
Sarıgül'ün bana kaç defa "Politikada rekabet olur, düşmanlık olmaz. Hepimiz ayni ülkenin, ayni partinin çocuklarıyız" dediğini, o meşhur kongrede Ateş Ünal'la kavgasından sonra nasıl utandığını ve pişmanlık duyup "Politik yaşamımda en büyük hatamdır" diye anlattığını bire bir bilirim.. Medyaya yansımadı. Yıllar sonra Deniz Baykal'ı evinde nasıl ziyaret ettiğini de..
Şimdi her şey onun üzerine yıkılacak. Bunun zararını da, her puanın çok önemli olduğu seçimlerde kendisi görecek..
Benim oyumun ondan çekilmesi, dedim ya, onun değil, Kılıçdaroğlu'nun yüzünden. Bir yandan seçimi kazanmak hesapları içinde, bu ülkenin en ünlü MHP'lilerinden birini Ankara'dan, daha düne kadar parti üyesi bile olmayan birini İstanbul'dan aday göstereceksin. Öte yandan, yıllardan beri hem ilçelerine, hem de partilerine en büyük hizmeti etmiş, yürekten CHP'li ve de çok başarılı adamları "Baykalcı" diye tasfiye edeceksin..
Yoo, Sayın Kılıçdaroğlu, ben size oy vermem..
CHP'nin Anakent ve Beşiktaş oyları "Bir" tane eksildi, biliniz.
Ana kentte, genel seçimde olduğu gibi Sırrı Süreyya Önder'e gidecek oyum gene. Milletvekili olarak yaptıkları, doğru seçim yaptığımı gösterdi zaten.
Beşiktaş mı?. Sandık başında içimden ne gelirse.. Ama CHP adayı olmaz kesinlikle.. Belki de hiç kimse olmaz!.. O oyu da boş atarım, Kılıçdaroğlu'na atacağıma..