Hayatımın en mutlu gecelerinden birini daha yaşattı bana gençler.. Benim gençlerim.. Harikaydılar.. Her şeyleri ile harikaydılar.. Coştum.. Hem de nasıl coştum..
Urinetown Musical, bir Broadway müzikali.. Off Broadway başlamış. Küçük bütçeli bir öncü tiyatro gurubunun yapımı olarak.. Öyle başarıya ulaşmış ki, ertesi yıl Broadway'e taşınmış ve ödüller kazanmış..
İşte o müzikali almış benim gençlerim.. Türkçeye çevirmişler.. "Sidikli Kasabası Müzikali" diye.. Şarkıları dahil.. Danslarını yazmışlar.. Yönetmişler ve perde açmışlar.. Açtıkları günden beri "Kapalı Gişe" oynuyorlar.. Yer bulmak isterseniz, işiniz kolay değil bilesiniz..
Cevahir Tiyatro sahnesinin kapısında İstanbul Devlet Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar'a rastladım..
"Üniversitelere müzikal bölümleri kuruldu. Konservatuarlardan her yıl bir yığın genç mezun oluyor.. 'Ne yapacak bu gençler' düşüncesinin sonu bu oyun" dedi..
Harika bir düşünce.. "Devlet Tiyatrolarına gerek yok" diyenlere tokat gibi bir yanıt daha.. 32 genç, bir Broadway müzikali yaratmış. Hangi özel tiyatronun gücü, yüreği, onlara bu imkanı vermeye yeter?.
Antigone'den sonra "Ertuğrul Günay Devlet Tiyatrolarını kapatmaya çalışıyor" iftirasını atanlara da bir yumruk.. Bu ülkenin, döneminde Türkiye yüzeyinde en çok sahne açan Kültür Bakanı Günay..
Küresel ısınma, insanları besleyen kaynakların hızla tükenmesi son yılların en yoğun konusu.. Zaten daha 18'inci yüzyılda Malthus "İnsanlar geometrik diziyle (Karelerin sıralanması 2,4, 16, 256..), besinler aritmetik diziyle (İki mislilerin sıralanması 2,4,8,16,32..) artıyor" diyerek gelecekte insan/ gıda dengesinin, insanlar aleyhine müthiş açılacağını söylemişti..
Sidikli Kasabası Müzikali 2050 yıllarında, içme suyu kaynaklarının tükenme düzeyine düşmesi üzerine kurulu.. Evlere sular kesilmiş.. Yıkanmak söz konusu değil. Peki tuvaletler ne olacak?. Susuz tuvalet olur mu evde?.
O ev sağlıklı kalabilir mi?.
Ev tuvaletleri kapatılmış.. Sokaklara, duvarlara yapmak da yasak.. Sadece umumi tuvaletlere gitmek mümkün... Böylece hem evler, hem kent temiz kalabilecek.
Ne var ki, umumi tuvaletler bir şirketin elinde ve paralı.. Şirket müthiş para kazanıyor.
Bu paralarla, hem güvenlik güçlerini, hem politikacıları satın alıyor.. Şirket sahibi ülkeyi yönetiyor ve refah içinde yaşıyor, tuvalet paralarıyla..
Sonra.. Halkın sabrı taşıyor tabii.. Parasız ama kendini tutamayan bir ihtiyarın duvara işemesi, ilk kıvılcımı çakıyor. Sonrası çorap söküğü.. Güç zenginlerden, sürünenlere geçerken, tıpkı Orwell'in Hayvan Çiftliği'ndeki gibi, duruma el koyanların da güce ulaşınca, zenginlerden farksız olduklarını görüyoruz..
Başka şeyler de görüyoruz.. O korkunç, o zalim düzende, düzen var.. Kent temiz. Su gıdım gıdım da olsa bulunuyor yaşamak için.. Sonra "Özgürlük" diyenler geliyor.. Kent, pislikten geçilmez oluyor. Su yok oluyor.. Umumi tuvaletler de kullanılmaz oluyor..
Hayır.. Oyunun güzelliği burda.. İçine bir de Romeo- Jülyet öyküsü koyup, izlemeyi keyifli hale getiren Sidikli, hiç bir çözüm önermiyor.. Sadece olup biteni, her kafadan çıkan sesleri ortaya koyuyor.. Siz de düşünmeye başlıyorsunuz..
Yanı başımızdaki Irak'ta bir Saddam zulm ü vardı.. Sonra Amerikalılar geldiler. Özgürlük getirdiler.
Saddam'ı yok ettiler ve döndüler.. Özgür Irak'ın haline bakın ve bir Iraklı'ya sorun.. Saddam devrini mi tercih ederdi, bugünü mü?.
Bu sorunun "Siyah/ Beyaz" bir yanıtı var mı?. Verilebilir mi?. Yanıtınız, çözüm öneriniz var mı?.
Sidikli işte bu..
Oyunu Oğuz Utku Güneş sahneye koymuş.. 20'lerinde bir delikanlı. İlk yönetmenlik deneyimi.. Ama harika mizansenler bulmuş.. Sidikli bir reji harikası.. İnanamadım.. Bir gençte bu deha..
Nebi Birgi.. Şarkı sözlerini yazmış, en zor iştir, hem metne sadık kalacaksın, hem de lafları müziğe uyduracaksın. Dahası..Tüm dansları yazmış.. Dahası.. Baş rolde oynuyor.. Dört dörtlük bir genç daha..
Çeviren Barış Arman.. O da baş rollerdeki gençlerden biri.. Dili de, oyunu da fevkalade..
Şirin Dağtekin Yenen'in dekorları nasıl sıcak, nasıl etkili ve nasıl pratik.. Canlı orkestrayı üst kata, arkaya çok iyi yerleştirmiş. Murat Kodallı'nın yönettiği müzikler finalde en büyük alkışlardan birini aldı, özellikle genç seyircilerden..
Mihriban Oran'ın giysileri çok hoş..
Önder Arık'ın ışıklarına da alkış.. Ama oyun öncesi ve arasında salonun bu kadar karanlık olması da onun kararı mı?. Programı okumak için cep telefonumu, cep lambası gibi kullanmak zorunda kaldım, gene de başaramadım.
Oyunculara gelince..
Baş rollerdekilerin hepsi çok çok iyiydi. Doruk Şengün, Berfu Aydoğan, Barış Arman, Nebi Birgi, Ceren Gündoğdu, Selmin Artemiz, Taner Tunçay, Adnan Yiğit, Aslı Zırhlı, Didem Atasoy, rahatlıkla dünya sahnelerinde rollerini tekrarlayabilirler..
Rolleri göreceli olarak küçük ama tiplemelerine bayıldığım iki genç var..
Dilsiz kızı oynayan Beste Özgümüş ve eşcinsel polis Efe Ünal.. Bu ikisi, "Tiyatroda rolün büyüğü küçüğü yoktur" ifadesinin kanıtı gibiydiler..
Yaşayın gençler..
Hepinizle gurur duyuyorum!.. Size bu fırsatı verenleri de, Bakan Günay, Genel Müdür Lemi Bilgin ve İstanbul Yönetmeni Şakir Gürzumar başta, yürekten kutluyorum..
Bilet bulmaya çalışın, dostlar..