Şebi Aruz haftası ya.. Cem Yücebaş'ın gönderdiği bir Mevlana öyküsü nakledelim..
Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır .
Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için hayvanı Hacı Bektas Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.
O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordur.
Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli "Helal değildir" diye bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır .
Mevlana, hediyeyi kabul eder.
Adam "Hacı Bektaş Veli kabul etmedi. Siz nasıl ettiniz" diye sorar..
Mevlana "Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir" der.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergâhı'na gider tekrar ve Hacı Bektaş Veli'ye, "Senin geri çevirdiğin kurbanı Mevlana kabul etti" der.
Hacı Bektaş da şöyle der:
"Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."
Böylesi incelik ve alçak gönüllülükle, birbirimizi yeren değil, yüceltenlerden olmamız dileğiyle...