Önce bir konuşmayı nakledeyim.. Aspendos'ta Viyana Filarmoni, Zubin Mehta yönetiminde ilk parçayı bitirdi. İkinciye hazırlık yapılıyor. Sahnenin ortasına piyano getiriliyor. O boşlukta, hemen önümde oturan, bu ülkenin sayılı klasik müzik yazarlarından Zeynep Oral arkaya döndü ve "Açılış parçası olarak bu Stravinsky ağır oldu" dedi.. "Burası Aspendos.. Bir yaz konseri. Daha popüler bir eser seçilebilirdi.."
Yanımda, gene bir başka klasik müzik uzmanı ve yazarı Evin İlyasoğlu var..
"Gerçekten ağır, ama yapacak bir şey yoktu. Viyana Filarmoni bize gelmiyor.. Bir turnedeler, bu turnenin bir ucunu yakaladık. Bize özel davet çok pahalıya patlar, getirmemiz mümkün olmazdı. Turne davetlerinde programı değiştirmek mümkün olmaz pek.."
Zeynep gene de itiraz etti.. "Turnede de olsalar, Viyana Flarmoni'nin repertuarı o kadar zengin ki, Aspendos'un havası ve seyircinin özelliği ve beklentisi dikkate alınarak bir iki oynama yapılabilirdi.."
Bakın bunlar, hayatı klasik müzik dinlemek ve yazmakla geçen iki gerçek klasiksever..
Onların ittifak ettiği, İgor Stravinsky'nin Üç Bölümlü Senfonisi yanlış seçim..
Ardından harika bir piyanist dinledik. Geceyi tek başına kurtardı diyebilirim.. Daniel Barenboim.. Beethoven'in 3. Piyano Konçertosunu çaldı.. Bana sorarsanız, bir yaz gecesi, nerdeyse tümü, tatil için yöreye gelmiş binlerce seyircinin önünde, çok daha popüler, çok daha bilinen bir Beethoven piyano parçası çalınabilirdi.. Mesela Ay Işığı Sonatı.. Mesela Fırtına.. Biste mesela Fur Elise..
Seyirci gene de ayakta alkışladı, alkışla tempo tuttu, birinci bölümün sonunda..
Alkışlanan orkestra ve şefinin adıydı, bir de o harika piyanist..
İkinci yarı başlarken, pek çok koltuk boşaldı. Gidenler arasında Doğan Ağabey de (Hızlan) vardı.. Perşembenin gelişini çarşambadan tahmin etmiş, ikinci yarıdaki Richard Strauss'a hiç tahammül edemeyeceğini görmüştü. Aslında ona gıpta ettim. Ben de kalkıp gidebilseydim.. Ama konuklarım vardı..
Strauss'u uyumakla, uyumamak arasında kendimizi zorlayarak izledik, hemen tüm seyirciler..
Kaldığım Cornelia Diamond'un Genel Müdürü Zafer Alkaya müzikle yaşayan insanlardan biri.. Hayata Hey dergisinde muhabir olarak atılmış.. Ordan başlayarak hep müziğin içinde..
"Hıncal Ağbi, nerden çıktı bu Strauss.. Biz buraya Viyana Filarmoni dinlemeye geldik, ama dinleyemedik" dedi. Gerçekten öyle.. 45 dakikadan fazla süren ikinci bölüm baştan aşağı sololarla doluydu. Çello solo, viyola solo, flüt solo, falan filan..
Yahu bu millet bu orkestranın yılbaşı konserlerini nerdeyse ezberlemiş.. O müthiş orkestranın sesi kulağında.. Ama gördüğü, "Bitse de gitsek" der gibi bekleyen, çello, viyola partilerini dinlerken kendileri de uyuklayan sanatçılar..
İnanmazsınız.. Mehta, uyuyan seyirciyi uyandırmak için, biste, nihayet biste Viyana deyince akla ilk gelen bestecinin Johan Strauss'un bir eserini çaldırdı, ama inanın onun da en az bilinen eseriydi..
Yahu çaldır bir Radetzky Marşı.. Tempo tuttur millete, yıkılsın Aspendos, öyle git..
Aspendos'ta, Viyana Flarmoni, bir yaz gecesi uykusu oldu.. Rüyasız!..