Gazze'de ateşkes sağlandıktan hemen sonra nedense herkes kazançlı çıktığını ilan etmeye başladı. Kendi payına sevinecek şeyler bulan Hamas, İsrail, Mısır ve ABD bu savaşta kimsenin kazanmadığını itiraf etmekte zorlanıyorlar. Oysa Gazze'de yaşanan trajedi bir kez daha gösterdi ki son iki yıla damgasını vuran Arap devrimleri bölgedeki yapısal sorunları ve güç dengesini radikal şekilde değiştirmedi. İsrail'den başlayalım.
Netanyahu seçim öncesi göreceli bir zafer kazandığını düşünüyor. Bu bakış açısına göre Hamas'ın burnu ciddi şekilde sürtüldü.
Örgütün askeri kapasitesine ve kadrosuna ciddi darbe vuruldu. İsrail'e atılan roketlerin yüzde doksanı füze savunma sistemi sayesinde havada vuruldu ve ülke sadece 4 vatandaşını kaybetti. Bu arada İsrail'in korkulu rüyası gerçekleşmedi. Yeni Mısır yönetimi ile ilişkiler test edildi ve Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin radikal bir İslamcı değil pragmatik bir arabulucu olduğu görüldü. Aynı şekilde seçimleri daha yeni kazanan ve Netanyahu'dan hiç hazzetmeyen Obama ile de ilişkiler de test edildi. Gazze'de siviller ölürken Obama'nın İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu vurgulaması Netanyahu açısından önemliydi. Böylece Obama'nın İsrail'e destek olmayacağı tezi çürütülmüş oldu. Bütün bunlar İsrail'in göreceli bir zafer ilan etmesi için yeterli gözüküyor olabilir.
Öte yandan Gazze'de abluka devam ettikçe ve Filistin topraklarında kurulmaya devam eden yerleşim merkezleri yıkılmadıkça İsrail'e kalıcı barış gelmeyecek. Değişmeyen gerçek bu. Peki ya Hamas cephesi? Orada da zafer şarkıları söyleniyor. Hizbullah ve Hamas gibi yapılanmalar için zafer göreceli bir kavram. Yok edilmemek zafer olarak algılanıyor. İsrail'e yüzlerce hatta binlerce roket atılmış ama karşı tarafta ciddi zayiat yok.
Öte yandan sizin üzerinize bomba üzerine bomba yağmış. Amaç Gazze'de yaşam şartlarını iyileştirmek için ablukaya son verdirmek. Ama sonuç olarak yaşam şartlarını iyileştirmek uğruna yüzlerce masum yaşam sona eriyor. Evet, İsrail suçlu. Ama Gazze'de yaşanan bir trajedi mi yoksa zafer mi? Altyapısı yerle bir olmuş, morgları ceset dolmuş bir Gazze'de zafer havası ne kadar devam edebilir? Sadece coğrafya olarak değil, siyaseten de artık bütünüyle ikiye bölünmüş bir Filistin hareketi var karşımızda. Zaten zayıf olan Filistin hareketi Hamas ve Fetih arasında böylesine bölünmüşken hangi zaferden bahsediyoruz?
Peki ya Mısır? Evet, Mursi pragmatik bir lider olduğunu kanıtladı. Hamas ve İsrail arasında oynadığı başarılı arabuluculuk rolü sayesinde ABD'den övgü topladı. Ama bu diplomatik başarının hemen sonrasında oportünist bir şekilde kendi konumumu güçlendiren adımlar geldi Mursi'den. Eski rejimin otoriterliğinin yerine şimdi yeni rejimin otoriterliği geliyor Mısır'da. Pek yakında "Mısır Türkiye modelini gerçekten de sahiplendi" yönünde nükteli analizler gelirse Washington'dan pek şaşırmayalım. Peki ya ABD niye memnun?
Cevap basit. Bir kez daha anlaşıldı ki, Amerika masada olmadan ateşkes bile ilan edilemiyor. Ne de olsa taraflar ancak Hillary Clinton bölgeye teşrif ettikten sonra anlaşmaya vardılar. Bu vesileyle Suriye konusunda liderlik gösteremeyen ABD halen bölgedeki en önemli aktör olduğunu düşünerek kendini avutuyor. Dedim ya bu savaşın kazananı yok. Sadece kazandığını zannedenler var. Bu listeye tabii ki Türkiye'yi de eklemek gerekiyor. Ama yerimiz bitti. Haftaya devam edeceğiz.