Geçen haftaki yoğun sis İstanbul'da hava trafiğini, felç etti değil, yok etti. Yolcular havaalanını mesken bellediler. Antep'ten gelecek bir arkadaşım da iki gün bekledikten sonra kendini otobüse atıp İstanbul'a vasıl oldu.
İlk uçak yolculuğumu, 1948'de bir pırpırla Antep'ten İstanbul'a altı saatte gelişimi, ninemin şaşkınlıkla "İnsanoğlu kuş misali" dediğini hatırladım. Asuncion'dan Lima'ya dört saatte, gerçekten kuş gibi, neredeyse kanat çırparak giden minicik, altı kişilik uçaktaki yolculuğumu... Havada hıçkırık tutmuş bir kelebek gibi sallanıyorduk. Yaşlı bir kadın yolcunun attığı çığlık üzerine, uçaktaki görevli, "Merak etmeyin," diye bağırmıştı. "Bir şey olmaz. Olsa bile, havada bir anda parçalanarak ölürsünüz. Hiçbir şey hissetmezsiniz!"
***
"Uçmak, insanoğlunun hiçbir zaman başedemeyeceği sorunlarla yüklü bir konudur. En iyisi bu konuyu unutmak... Bir tek kişiyi bile bir yerden bir yere götürebilecek bir hava aracının yapılması, önce yeni bir maddenin ve yeni bir gücün bulunmasını gerektirir. Bunlar bulunsa bile, yapılacak araç sadece sahibini taşıyabilir."
Bunları 1903'te ABD'li ünlü bir gökbilimci,
Simon Newcomb söylemiş.
Aynı yılın 10 Aralık'ında
The New York Times gazetesinde şu satırlar yayımlanmış:
"Profesör Langley'in bir bilimadamı olarak artık vaktini boşuboşuna havacılık deneylerine harcamamasını, ününü daha fazla tehlikeye atmaktan kaçınmasını bekliyoruz. Hayat kısadır, uçmak konusunu unutup insanlığa değerli hizmetlerde bulunmalıdır... Onun gibi düşünenler de daha yararlı çalışma alanları olduğunu farketmelidir."
Bu yazı yayımlandıktan tam bir hafta sonra ise
Wright kardeşler, Kuzey Carolina'da, Kitty Hawk'ta ilk başarılı uçuşlarını gerçekleştirmişler.
***
Havacılıkla ilgili bir
"kehanet" daha. Sözlerin sahibi yine bir ABD'li gökbilimci,
William H. Pickering... Yıl 1910:
"İnsanlar uçan makinelerle, sanki buharlı gemilerle olduğu gibi, bir arada Atlantik'in bir kıyısından öteki kıyısına gidebileceklerini sanıyorlar... Olacak şey değil tabii. Olsa bile, o makineye sadece bir ya da iki kişi binebilir; bunun karşılığında ödeyeceği parayı da ancak çok zengin bir kapitalist verebilir... Bir başka yanılgı da hızla ilgili. Havada saatte 40 mili 30 beygirgücüyle yapabiliyorsak, saatte 100 mile ulaşabilmemiz için 470 beygirgücü gerek. Bu hızı lokomotiflerle ya da otomobillerle bile sağlamamız olanaksız."
14 Ekim 1922'de Michigan'da, Mount Clemens'de bir uçak saatte 216 mile ulaştı. New York'tan İngiltere'ye ilk
"ticari" uçak seferi ise 17 Haziran 1939'da başlatıldı. Ücret 375 dolardı -bir transatlantikte birinci sınıf yolculuk ücreti.
Bu da
Wilbur Wright'ın 1908'deki sözleri:
"İtiraf ediyorum... 1901'de kardeşim Orville'e insanoğlunun daha elli yıl uçamayacağını söylemiştim... O günden beri hiçbir kehaneti ciddiye almıyorum."
***
En ünlü
"uçakçı" Howard Hughes'du.
Scorsese'nin filmi onu gündeme getirmişti bir ara. Biz de bugün
"uçaktan uçağa" atlıyoruz madem, biraz da Hughes'dan söz edelim.
Howard Hughes'un en ünlü uçağı Spruce Goose'du. 1947'de yapılan uçak 25 milyon dolara malolmuş, sadece bir tek kere bir dakika süreyle uçmuştu. Giderin 18 milyon dolarını devlet karşıladığı için bu uçuş ABD halkına saniyede 300,000 dolara malolmuştu.
Goose'un
"resmi" adı HK-1'di -
"Hughes-Kaiser-Tasarım 1"in kısaltılması... İkinci Dünya Savaşı'nda yıldırım hızıyla kargo tekneleri yapan Henry J. Kaiser, gemilerin Almanlar tarafından daha da büyük hızla batırılmalarını engellemek için 1943'te bu projeyle gitmişti Hughes'a. Goose ahşaptan yapılacak, 750 kişi ya da 50 ton kargo taşıyabilecekti.
Devletin de desteğiyle ortaya günümüzde bile görülmeyen büyüklükte dev bir uçak çıktı. Kanat uçları arasındaki mesafe 100 metreydi.
Ama bu arada savaş sona ermişti. Bir dakikalık başarısız bir deneme uçuşundan sonra bu pahalı oyuncak, Long Beach'de yapılan özel bir hangara kaldırıldı. Hughes'un ölümünden sonra da hangar turistlerin ziyaretine açıldı.
***
Bir sinema notuyla bitirelim: Howard Hughes'un havacılıkla ilgili bir filmi, 1930'da tamamlanan
Hell's Angels (Cehennem Melekleri) de bir rekoru elinde bulunduruyor. Dört yıl süren çekimler boyunca Hughes 687,240 metre film harcamış, bunun ancak 249'da 1'ini kullanmıştı. Kurgu sonunda film 2760 metreye düşmüştü.