Değişmez kuraldır: Her istiklal savaşı zaferle sonuçlanır. Her istila veya işgal savaşı ise bozgunla noktalanır.
SABAH'ın dün manşetten duyurduğu Başbakan Erdoğan'ın "Yeni Türkiye'nin istiklal savaşı" ilanı da mutlaka bu kural doğrultusunda gelişip bitecek.
Elbette bu savaş tankla, topla, tüfekle yapılmayacak.
Ama onlardan çok daha etkili silahlar kullanılacağı kesin:
-Daha ileri demokrasi.
-Daha derinleşmiş hukuk devleti.
-Daha çok özgürlük.
-Daha şeffaf bir devlet.
-Daha temiz bir toplum.

***
Bu savaşta etkin mi etkin bir gücümüz daha var: AB perspektifi.
Buna "AB çıpası" güvencesi de diyebiliriz.
Bu çıpa yukarıda saydığım silahlara hem standart getiriyor, hem de meşruiyet sağlıyor.
Yeni AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye için tam üyelik sürecinde çok önemli bir şans olacak.
Zira Çavuşoğlu'nun bir ayağı zaten Strasbourg'da. Avrupa Parlamentosu'nun (AB Meclisi) tam karşısındaki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne üç yıl boyunca başkanlık etti. Avrupalı politikacılarla, AB bürokratlarıyla iyi ilişkiler, dostluklar kurdu.
Çavuşoğlu'nun bu özellikleri ve kariyeri, AB çıtasını daha etkin kullanmamızda çok işe yarayacak.
***
Keşke bu savaşın ilk meydan muharebelerinden biri yeni ve sivil anayasayı gerçekleştirmek olsaydı.
Olmadı.
Ama bir başka zaferle işe başlayabiliriz: Barış sürecine yeni ufuklar açarak.
Ondan umutluyum. Başaracağımıza yürekten inanıyorum.
***
Türkiye yeni bir sayfa açıyor.
Ya istiklal, ya istiklal...