Nazım Hikmet, 1936'da yazdığı muhteşem "Şeyh Bedrettin Destanı"nın esin kaynağı olarak "Darülfünun İlahiyat Fakültesi'nde tarihi kelam müderrisi Mehemmed Şerafettin Efendi'nin 1925 (1341) senesinde Evkafı İslamiye Matbaası'nda basılan 'Simavne Kadısı Oğlu Bedreddin' isimli risalesi"ni gösterir.
Ve risalenin 65'inci sayfasında Cenevizliler'e sır katip olarak hizmet eden Dukas'a dayandırılan bir tanıklıktan söz eder:
"O zamanlarda İyonyen Körfezi medhalinde kain ve avam lisanında Stilaryum- Karaburun tesmiye edilen dağlık bir memlekette adi bir Türk köylüsü meydana çıktı. Stilaryum, Sakız Adası karşısında kaindir. Mezkur köylü Türkler'e vaiz ve nesayihte bulunuyor ve kadınlar müstesna olmak üzere erzak, melbusat ve arazi gibi şeylerin kaffesinin umumun mali müştereki addedilmesini tavsiye ediyor idi."
Yani, Şeyh Bedrettin, "Kadınlar dışında her şey ortaktır" demeye getiriyordu.
Nazım Hikmet bunu, "Şeyh Bedrettin Destanı"nın 9'uncu bölümünde şöyle şiirleştirdi:
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip, / Hep beraber sulardan çekmek ağı, / Demiri oya gibi işleyip hep beraber, / Hep beraber sürebilmek toprağı, / Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek. / Yarin yanağından gayrı her şeyde / Her yerde / Hep beraber! / Diyebilmek için / On binler verdi sekiz binini..."
Kimi kaynaklar, Tommaso Campanella'nın "Güneş Ülkesi"nden iki yüzyıl önce Şeyh Bedrettin'in savunduğu "Primitif komünizm" felsefesinin en çarpıcı tanımı olan "Yarin yanağından gayrı her şey ortak" formülünü biraz farklı naklederler: "Misvak ve yarin gül dudağından başka her şey paylaşılabilir."
***
Ancak...
Siyaset bilimciler, paylaşılamayan, paylaşılamayacak bir şey daha olduğunu söyler: Güç. Yani iktidar. Yani devlet.
Fransa eski Başbakanı, İzmir doğumlu Edouard Balladur bunu 4 yıl önce yayınlanan siyasi anılarının başlığı yapmıştı:
"İktidar paylaşılmaz."
Monarşilerde meşruiyetin kaynağı bizatihi kraldır ve gücünü oradan alır.
Teokrasilerde meşruiyetin kaynağı ilahidir ve kral, emir ya da halife gücünü ona dayandırır.
Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı milli iradedir ve seçilmiş yönetici (Başkan veya Başbakan) gücünü oradan alır.
Halkın iradesiyle seçilmiş yöneticinin gücünü ya da iktidarını paylaşması, onu oraya getiren iradeyi zedelemektir, sakatlamaktır.
Özellikle
de bu sözde "Ortak" milli iradeye dayanmıyorsa...
***
Özetle...
Demokrasilerde milli iradenin tercihiyle iktidar olanlar, güçlerini paylaşamazlar. Böyle bir yetkileri yoktur.
Bir başbakana ek olarak bir de hayalet başbakan olamaz.
O başbakanın yönetimindeki hükümette yer alan bakanların yanında bir de hayalet bakanlar olamaz.
O başbakanın veya bakanlarının atadıkları devlet görevlilerin yanında bir de hayalet görevliler olamaz.
Valinin yanı sıra hayalet vali, emniyet müdürünün yanı sıra hayalet emniyet müdürü, bilmem ne müdürünün yanı sıra bilmem ne hayalet müdür...
Devlet yapısı bunu kaldıramaz.
Derin devleti tasfiye eden bir iktidarın karşısına "Paralel devlet" çıkarılamaz, "Paralel devlet" ile çıkılamaz.
Son krizi bu perspektiften görüp değerlendirmek bizi yanlış yargılardan korur.