Güney Kore'de arkeologlar epey uğraştıktan sonra bir mezarı açtılar. Zorlanmalarının nedeni, mezarın özel bir teknikle güçlendirilmiş toprak tabakasıyla örtülmüş olmasıydı. Ve bu sertleştirilmiş toprak en az günümüzün çimentosu kadar sağlamdı.
Mezarda mumyalanmış bir erkek cesedi vardı. Boyu 1.70'in üstündeydi. Yani o dönem için epeyce boylu boslu denilebilirdi. Saçı, sakalı ve bıyığı kırçıllaşmıştı. Demek ki, orta yaşlara geliyordu. Vücudunu saran giysiler bile bozulmamıştı. Ayak ucunda bir çift pantufla duruyordu.
Arkeologlar mumya cesedin ensesinin altında kâğıda sarılıp özenle paketlenmiş bir mektup buldular.
Bakın "Won'un babasına sesleniyorum" diye başlayan mektupta neler yazıyordu...
***
"Hep 'Sevgilim, saçlarımız ağarıncaya kadar birlikte yaşayacağız ve aynı gün birlikte öleceğiz' diyordun. Peki, bensiz nasıl öldün? Ben ve küçük oğlumuz şimdi ne yapacağız, nasıl yaşayacağız? Bensiz nasıl gidebildin?
Bana kalbini vermiştin. Ben de sana. Her gece yatıp birbirimize sarıldığımızda, 'Aşkım, bizim kadar birbirini seven iki insan var mıdır? Bizim kadar tutkulu âşıklar olabilir mi?' diyordun. Bütün bunları nasıl ardında bırakıp bensiz gidebildin?
Sensiz yaşayamam. Sana gelmek istiyorum. Yalvarırım, gittiğin yere beni de götür. Sana olan sınırsız aşkımı unutamam ve şimdi sonsuz bir acıyla yaşıyorum. Artık neye inanacağım? Oğlumuz seni sayıklarken nasıl yaşayabileceğim?
Yalvarırım; bu mektubu oku ve düşlerimde bana ayrıntılı bir cevap ver. Çünkü düşlerimde benimle uzun uzun konuşman için bu mektubu yazıyor ve sana emanet ediyorum. Onu dikkatle oku ve benimle konuş.
Karnımdaki çocuğu doğurduğumda, kime baba diyecek? Hissettiklerimi anlayabilecek biri var mıdır acaba? Yeryüzünde çektiğim acılardan daha kötü bir kader olabilir mi? Sen şimdi başka bir yerdesin ve benim kadar acı çekmiyorsun.
Duygularımı doğru dürüst kâğıda dökemiyorum, çünkü acımın ne sınırı var, ne de sonu. Yalvarırım, bu mektubu dikkatle oku, rüyalarıma gir ve benimle uzun uzun konuş. Rüyalarımda seni görebileceğime kesinlikle inanıyorum. Gizlice bana gel ve görün.
Sana söylemek istediklerimin sonu yok, o nedenle burada noktalıyorum."
***
Ah, unutmadan; mumyanın ayak ucundaki bir çift pantufla da paketlenmişti ve üstüne şöyle bir not düşülmüştü: "Bunları sana saçlarımla ördüm. Ama ayağına giymek nasip olmadı..."
Kore kültüründe insan saçıyla örülmüş terlik veya pantufla, aşkı ve iyileşme umudunu simgeliyor.
***
Mektupta tarih de vardı: 1 Haziran 1586.
Günümüzden 427 yıl önce.
Aşkın ölümsüzlüğünün bundan daha güzel bir kanıtı olabilir mi?