Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bir daha asla

Salı günleri içimi sıkıntı basar. Çünkü AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı açtığı davalarla ilgili kararlarını salı günü açıklar. Ve ajanslardan düşen her karar burnumun direğini sızlatır.
AİHM, 1987'den bu yana Türk vatandaşlarının açtığı davalardan 3 binin üstündekini karara bağladı. Neden 1987? Çünkü Türkiye, vatandaşlarına son hak arama mercii olarak AİHM'ye başvurma hakkını o yıl tanıdı.
25 yılda 3 bini aşkın karar... Bunların pek çoğu devletin mahkûmiyeti ile sonuçlandı.
Her kararın gerekçesini sıkıntıyla, hatta utançla okudum.
Ama en çok iki karar yüreğimde de, vicdanımda da derin mi derin yaralar açtı.
İlk karar geçen ilkbaharda açıklandı... Olay özetle şöyle: 1994'te askeri birlikler Şemdinli'ye bağlı Ovacık köyüne operasyon düzenledi. Köylülere meydanda toplanmaları emri verildi. Uymayanlar öldürüldü ya da gözaltına alındı. Uyanlar meydan dayağından geçirildi. Daha sonra evler ateşe verildi, köylüler sürüldü. Bilanço: 13 ölü ya da kayıp. Onlarca bedende işkence izleri. AİHM bu davada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni 1 milyon 465 bin 200 euro tazminat ödemeye mahkûm etti.
İkinci karar geçenlerde tebliğ edildi... Olay özetle şöyle: Yıl yine 1994. Bu kez Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köyleri. Davacıların iddialarına ve AİHM'nin kararına göre, savaş uçakları iki köye bomba yağdırdı. Bilanço: 38 ölü. Gerekçeli karardaki tanık ifadelerini okusanız, ağlarsınız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu davada da 2 milyon 305 bin euro tazminat ödemeye mahkûm edildi.

***

1990'ların ilk yarısındaki kirli savaş tsunamisinin artçı dalgalarından sadece ikisi bu aktardıklarım...
Türkiye bir daha asla o günlere dönmeyecek.

***
Yıllar yıllar boyu Güneydoğu'daki sivil toplum örgütlerinin sözcüleri "Türkiye ne zaman önemli bir sürece girse, Türkiye'de ne zaman barış çiçekleri tomurcuklansa terör hortluyor, terör hortlatılıyor" diye feryat etti.
Türkiye asla bir daha bu tür tuzaklara düşmeyecek.

***
"Analar ağlamasın" kuru slogan olmaktan çıkacak artık.
Analar bir daha asla ağlamayacak. Bugüne kadar dökülmüş gözyaşları kardeşliğin, barışın sevgi mendiliyle kurutulacak.

***
Türkiye'de bir sayfa çevrilirken; hayır, ölümlerle, gözyaşlarıyla, acılarla dolu bir defter tarihin çöplüğüne atılırken, insan sormadan edemiyor:
1980'lerin başında Kürt kimliği tanınsaydı, Kürtçe serbest bırakılsaydı, daha çok özgürlük ve daha çok demokrasi kapısı açılsaydı, PKK diye bir örgüt ortaya çıkar mıydı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA