Rusya'da değilse bile büyüleyici Saint Petersburg'da en çok tanınan, en ünlü Türk kenti hangisi dersiniz? Hayır efendim, ne İstanbul, ne Ankara, ne Ruslar'ın son yıllarda ikinci adresleri olan Antalya...
Saint Petersburg halkının en çok tanıdığı Türk kenti Çeşme. Evet, evet, İzmir'in ömre ömür katan ilçesi Çeşme.
Turistik ve kültürel değil, tamamen tarihi nedenlerden ötürü.
Ve o nedeni çözmek için 250 yıl kadar geriye gitmemiz gerekiyor.
***
Tarih: 6 Temmuz 1770. Osmanlı ve Rus orduları iki yıldır Lehistan için savaşıyor. Bazen Osmanlılar kazanıyor, bazen Ruslar.
Rusya'nın başında o yıllarda İmparatoriçe II. Katherina var.
Ruslar, Osmanlı'yı sıkıştırmak için Mora'da Yunan halkını isyana kışkırttı. Bu amaçla Baltık filosunun bir bölümünü Akdeniz'e gönderdi.
Kaptan-ı Derya Mandalzade Hüsameddin Paşa komutasında, Cezayirli Hasan Paşa, Rodos Beyi Cafer gibi deneyimli denizcilerin de yer aldığı Osmanlı donanması, Mora'daki isyanı bastırdıktan sonra Çeşme ile Sakız arasındaki bir koyda demirledi. Hüsamettin Paşa, karayla bağlantısı, dolayısıyla da ikmal yolları kesilen Rus donanmasının hiç savaşmadan teslim olacağına inanıyordu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
Kont Aleksey Orlov komutasındaki Rus filosu 5 Temmuz 1770 gecesi karanlıktan yararlanarak Osmanlı filosuna baskın düzenledi.
Gün ağardığında facia tüm boyutlarıyla ortaya çıktı: 16 kalyon, 6 firkateyn, 6 mahon, 13 kadırga ve 32 daha küçük çaptaki gemiden oluşan Osmanlı filosundan sadece Rodos kalyonu ile 5 kadırga kalmıştı geriye. Onlar da Ruslar'ın eline geçti.
Bu ağır yenilgiden sonra Osmanlı ordusu iflah olmadı, 1774'te Küçük Kaynarca Antlaşması ile 1699'daki Karlofça Antlaşması'ndan sonra ikinci büyük toprak kaybına uğradı.
İmparatoriçe Katherina, Çeşme zaferini haber alır almaz, bunu Rus halkının belleğine kazımak için bir dizi anıt ve tablo siparişi verdi.
***
Başbakan Erdoğan'la Saint Petersburg'a yaptığımız gezide, heyet üyelerimize oradaki Başkonsolosluğumuz tarafından hazırlanan bir broşür dağıtıldı. Adı: "Geçmişten Günümüze Saint Petersburg Ve Çevresinde Türk İzleri".
İşte broşürdeki "Çeşme anıları"nın dökümü:
Çeşme Sütunu: Mermer sütunda Çeşme, Sakız ve Midilli savaşlarının tasvir edildiği bronz kabartmalar yer alıyor. Sütunun en tepesindeki kartal heykeli Rusya'yı, yarım ay ise Osmanlı'yı simgeliyor.
Harabe Kulesi: 21 metre yüksekliğindeki kule Çeşme'nin düşüşünü sembolize ediyor.
Çeşme Galerisi: Gatçina'daki galeride Alman ressam Jacob Phillip Hakkert'in Çeşme deniz savaşını tasvir eden üç büyük resmi sergileniyordu. İkinci Dünya Savaşı'nda büyük hasar gören galeriden sadece bir tablo kurtarılabildi.
Çeşme Salonu: Büyük Petergof Sarayı'nın en görkemli salonu Çeşme'nin adını taşıyor. Katherina yabancı konuklarını kabul etmeden önce bu salonda ağırlıyordu. Salonda Alman ressam Hakkert'in Çeşme savaşını tasvir eden 12 tablosu bulunuyor. Hakkert hiçbir deniz savaşı görmediğini söyleyince Katherina'nın emriyle bir kadırga havaya uçuruldu. Hakkert böylece Osmanlı amiral gemisinin yanmasını hayal edebildi.
***
Bitmedi... Daha "
Çeşme Sarayı" var, "
Çeşme Kilisesi" var, Hermitage Müzesi'nde ve Saint Petersburg'u süsleyen saraylarda başta Ivan Ayvazovskiy olmak üzere birçok ünlü ressamın Çeşme deniz savaşı tabloları var.
***
Saint Petersburg halkının herhalde çoğu haritada Çeşme'nin yerini gösteremez ama belleklerine öyle işlemiş ki o savaş, kiminle sohbet etseniz ezbere anlatıyor.
Tarihin, ulusal kimliğin ve belleğin en önemli parçası olduğunu söyleyenler yerden göğe haklı...