Türkiye bugünden itibaren tatil havasından çıkıyor. Bir başka deyişle, sıcak bir yaz yerini teorik olarak 2014 Mayıs'ının sonuna kadar sürecek hummalı bir çalışma dönemine bırakıyor.
9 aylık bu dönemin gündemi de yüklü mü yüklü, sıcak mı sıcak...
Önce Saint- Petersburg'daki G 20 zirvesi. Hemen ardından Buenos Aires'teki 2020 Olimpiyatları oylaması. (Not: İki etkinliği de yerinde izleyeceğim.)
Sonra yeni eğitim- öğretim yılının başlaması.
Sonra TBMM'nin 1 Ekim'de yeni yasama yılı için işbaşı yapması...
Siyaset kurumunun 2014 Mart'ındaki yerel seçimlerin düğmesine basması: Adayların ortaya çıkması. Katılımlar-kopmalar-istifalar... Önce gayrı resmi, sonra resmi uzun bir kampanya dönemi... Anketler... Kamuoyu araştırmaları... Ve seçim. Ve de seçim sonrası...
Gündemin önemli maddelerinden birini de yeni Anayasa çalışmaları oluşturuyor. Yepyeni bir Anayasa mı yapacağız, yoksa yine 1982 Anayasası'nda üstünde uzlaşılan maddelerin değiştirilmesiyle mi yetineceğiz; hepsi bugün başlayan dönemde belli olacak.
Elbette bir de PKK'nın çekilme süreci var.
Yeni demokratikleşme paketi var.
AB ile ilişkilere yeni bir ivme kazandırılması var.
Ve de en önemlisi başkanlık veya cumhurbaşkanlığı seçimi süreci var.
Suriye'deki kanlı iç savaşı, Mısır'daki karşı devrim sonrası gelişmeleri, Irak'ta sürüp giden kan gölünü, İran'ın yeniden kızışmaya aday nükleer krizini de unutmayın.