Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

R - 2 - P

Başlıktaki üç karakter bir kimya formülü, bir element adı ya da bir şifre, bir parola değil. Diplomasi jargonunda yer alan ve ABD'nin Suriye operasyonunda "Meşruiyet" dayanağı olarak gösterdiği bir Birleşmiş Milletler kararının baş harfleri bu.
Açılmışı: "Responsibility to Protect".
Türkçesi: "Koruma Sorumluluğu".

***

Uluslararası hukukta -tartışmalı da olsa- referans gösterilmeye başlanan "Koruma Sorumluluğu" kavramı ya da ilkesi, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 2000 yılında "Milenyum Raporu"nu sunarken ortaya attığı bir soruyla başladı:
"İnsancıl müdahale eğer egemenlik hakkına karşı kabul edilemez bir saldırı olarak yorumlanacaksa, yeni bir Ruanda, yeni bir Srebrenitsa ile karşılaştığımızda, insan haklarının açık ve sistemli çiğnenmesine tanık olduğumuzda nasıl tepki vereceğiz?"
Annan'ın bu önemli sorusuna cevap ya da çözüm arayışına Kanada öncülük etti: Uluslararası topluluğun insancıl kaygılarla müdahalesinin meşruiyet sınırlarını çizmek amacıyla 2001 sonunda bir kurul oluşturdu. Adı: "Egemenlik ve Müdahale Uluslararası Komisyonu".
İşte o komisyonun raporunda ilk kez "Koruma Sorumluluğu" deyimi kullanıldı.
"Koruma Sorumluluğu" şöyle yorumlanıyordu:
"Egemenlik, bir devlete yalnızca ülkenin işleri konusunda denetim hakkı vermez; aynı zamanda, hatta ondan da önce, sınırları içinde yaşayan insanları koruma sorumluluğu yükler. Bir devlet halkını korumazsa ya da isteyerek veya elinde olmayan nedenlerden ötürü koruyamayacak duruma düşerse, o zaman sorumluluk en geniş anlamıyla uluslararası topluluğa geçer."

***
Peki, Kanada'nın oluşturduğu bir komisyonun raporundaki bu tanım uluslararası hukuka nasıl yerleştirilecekti? Tek yolu vardı: Uluslararası meşruiyetin biricik temsilcisi olan Birleşmiş Milletler'e kabul ettirmek.
O görevi de Sınır Tanımayan Doktorlar'ın eski Başkanı, Nicolas Sarkozy döneminin Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner üstlendi. Küresel bir diplomatik kampanyayla konuyu 2005 Eylül'ünde tüm üyelerin devlet veya hükümet başkanlarının katıldığı BM Dünya Zirvesi gündemine aldırmayı başardı. Ve tüm üyeler her devletin halkını koruma sorumluluğu olduğunu kabul ettiler. Neye karşı koruma? Dört ağır mı ağır suça karşı:
1- Soykırım.
2- Savaş suçu.
3- Etnik temizlik.
4- İnsanlık suçu.

Bu dört suçtan biri işlenip de devlet koruma sorumluluğunu yerine getir(e)miyorsa, o zaman görev "Tüm ülkeler"e, yani "Uluslararası topluluğa" düşecekti.
***

"Koruma sorumluluğu" ilkesi BM Güvenlik Konseyi'nin ilk kez 2006 Nisan'ında, herhangi bir ülkedeki silahlı çatışma halinde sivillerin korunmasına ilişkin 1674 sayılı kararında referans kabul edildi. Gerisi geldi...
Darfur (2006), Libya (2010), Fildişi Kıyısı (2011), Yemen (2011), Güney Sudan (2011) ile ilgili kararlarda hep "Koruma Sorumluluğu"na gönderme yapıldı.
2012'de Suriye ile ilgili hazırlanan tasarılar da "Koruma Sorumluluğu"na dayandırıldı ama Rusya ve Çin'in vetoları nedeniyle karara dönüştürülemedi. Yani, uluslararası içtihada sokulamadı.
İşte şimdi ABD ve müttefiki ya da silah arkadaşı Fransa, BM Güvenlik Konseyi'nden geçiremedikleri "Koruma Sorumluluğu"nu güç kullanarak yerine getirmeyi amaçlıyorlar.
Yasal mı? Hayır. Peki, meşru mu? Evet. Çünkü "Yasallık" ayrı şey, "Meşruiyet" ayrı şey. Ve "Meşruiyet" her zaman "Yasallık"tan önce gelir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA