Kenan Evren'le aynı safta sayılmak istemediğim için, onun gününden sonra "Atatürkçü" demedim kendime. Ama tepeden tırnağa Mustafa Kemalciyim. Saldırıyı defedip onurumuzu diriltmiş devrimcinin yetiştirdiği ilk nesildenim.
O sıfatla bütün reflekslerim ayakta, tüylerim diken diken, yumruklarım sıkılı. Beni aptal yerine koyanlara gülerim. Halkıma o gözle bakanlara ise gülemem; hadlerini bildirmek görevim olur.
Tamtamlar kulakları sağırlaştırmaya değil, beyinleri felç etmeye yönelik bir hırsla çalınmakta. Ekranlarda namus sözcüsü kesilmiş hergelelerin gözleri sevinçten fırıl fırıl, dudaklar iştahla yalanarak hak hukuk teraneleri sıralanıyor. Neymiş? Yolsuzluk varmış...
Var elbette. Dünyamızda yolsuzluk da var, arsızlık da, ölümcül çeşitleri ile her türlü merhametsizlik ve namussuzluk da. Yalnız failleri ve dozları değişiyor yerden yere. Bize çene çaldıran ayakkabı kutusundakilerin trilyon katı kara paralar istiflenmiş durumda finans kalelerinin çelik duvarlı kasa depolarında. Onların uğruna parçalanan Suriyeli çocukların yaralarından kan, gökdelen pencerelerinden lağım akıyor.
Pislik hesabı sormak insanı insana soydurma düzenine karşı çıkanların hakkıdır, dünya çapındaki cehennem tezgâhını kuranların ve piyonlarının değil.
Mis kokulu beyaz laflar: aziz anayasamıza göre kuvvetler ayrılığı, yargının yüceliği, adaletin kutsallığı... "Polisin, savcılıkların, mahkemelerin işleyişi ile hiç ilgilenilmesin; bırakalım görevlerini yapsınlar bildikleri gibi."
Yok yahu? Sen kimi polisi, kimi cüppeliyi kafaya alacaksın; bırakılacak senin emrinde "görev" yapacaklar efendimizin bildiği gibi! Kapan da kaçan mı?
Bizi gerçekten bidon kafalı bir güruh sandın galiba.
Gazi rüyama girdi. Konuştu unutamadığım gözlerindeki zekâ pırıltılarıyla:
"Birinci görevin bağımsızlığı savunmaktır. O senin en büyük değerindir. Seni ondan yoksun bırakmaya kalkacak iç ve dış kötü niyetliler çıkacaktır. Bağımsızlığına kastedenler çok güçlü görünebilir. Hileyle vatanın yönetimine, yargısına, güvenlik güçlerine, medyasına girilmiş, birçok kilit mevkiler tutulmuş olabilir. Daha beteri, içteki birtakım güç sahipleri gaflet ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Kişisel çıkarlarını saldırganların siyasal emelleriyle birleştirebilirler. Bu durumda da görev bağımsızlık ve cumhuriyeti kurtarmaktır. Gerekli güç toplumumuzun ortak aklında mevcuttur."