Birkaç gündür herkes hayretler içinde. Biri kadın, biri erkek, adlarının önünde "Prof. Dr." yazılı iki "aydınımız" dolandırıcılardan aldıkları telefon talimatıyla bankalardan bütün paralarını çekip emredilen yerlere bırakmışlar.
Talimat içeriği komik. PKK'lılar hesap numaralarını ele geçirmiş de, sahiplerinin onlara yardım ettiği kuşkusu varmış da, şimdi temize çıkmaları için söz dinlemeleri gerekiyormuş. Güvenlik güçleri bırakılan paralara almaya gelecek suçluları yakalayacakmış.
Hadi sayın profesörler "Uğrayacağım makamınızda yüz yüze konuşalım da sizin polis olduğunuza inanayım" demeyi akıl etmiyorlar. Hiç değilse şunu sorabilirlerdi: "Para bırakmam niçin şart? Torba içinde gazete kâğıdı bıraksam, onu almaya geleni yakalasanız olmaz mı?" Profların dişisi "Telefonda hipnotize edildim" diyor, erkeği de devlete yardım söz konusu olunca hiçbir şeyi sorgulamadan göreve koştuğunu söylüyor.
Anahtar sözcük "devlet". Telefondaki it "Savcıyım, polisim" dedi mi, vatandaş ordinaryüs de olsa mantığı tatile çıkıyor.
Beyaz kesimden kimse hayret etmesin buna. Yetmiş yıl boyunca "Biz devleti koruyoruz diyen" apoletli ve cüppeli komprador ortaklarının hipnozuyla uykuda gezer gibi yaşamadılar mı?
Şimdi safdil profesörlerin paralarını kurtaranlar da cin gibi polisler ve uyanık esnaftan biri. Seçkin ya da "aydın" kesimden değiller yani.
Göbeklerini kaşıyarak gülüyorlardır.