Türkiye'de iktidarın otoriterleşmesinden çok ne yazık ki, muhalefetin cüceleşmesi problemi yaşanıyor. Sık sık yazdım, demokrasi üzerinden siyaset üreten, toplumla buluşan bir muhalefet olmadığı için 12 Eylül'ün faşist anayasasını yırtıp atamadık, sivil bir anayasa yapamadık.
100 yıllık Kürt ve Alevi meselesini çözmekte, tam da bu yüzden geç kaldık.
Bu sonuçta siyaset üretemeyen muhalefetin etkisi çok büyük...
O muhalefetin başını da CHP çekiyor.
Son yerel seçimlerde CHP'nin durumu ortada... Onca "paralel" ve "milliyetçi" desteğe rağmen, bırakın Sivas'ın ötesini berisinde bile başarı yok.
Peki, bu gerçeği CHP yönetimi görmüyor mu?
Önceki gün Habertürk televizyonunda Erhan Çelik'in sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu izlerken bir kez daha görmediklerine tanık oldum.
Yeni bir söz, yeni bir çıkış beklentim yoktu ama bu kadar toplumun gerisinde kalacağını da doğrusu beklemiyordum.
Sunucu soruyor; Sivas'ın ötesinde yoksunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Kılıçdaroğlu'nun cevabı insanı ürkütüyor: "Biri o bölgeye gidip hapishane yapacağını söylüyor, oy alıyor. Biri de fabrika açacağını söylüyor oy alamıyor. Orada bir akıl tutulması yaşanıyor."
Gerçeğin böyle olmadığını herkes biliyor ama yine de bir siyasi liderin, oy alamadığı toplumu böylesine aşağılaması inanılır gibi değil. İzlerken dilim tutuldu.
Ne diyeceğimi şaşırdım. Ama şunu söyleyebilirim, "akıl tutulması" yaşadığı söylenen Kürtler, kime oy vereceklerini bildikleri gibi, neden CHP'ye oy vermediklerini de iyi biliyor.
Bilmeyen biri varsa o da CHP ve çevresi... Ayrıca sadece Kürtler değil, Orta Anadolu şehirleri de CHP'ye oy vermedi. Bu durumda Türkiye'nin büyük bir bölümü mü akıl tutulması yaşıyor?
Gerçek bunun tam tersi, asıl akıl tutulmasını CHP ve çevresi yaşıyor. Aydını halka "bidon kafa" veya "makarnacı" diyor, siyasetçisi de "akıl tutulması". Al birini vur ötekine...
O programda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP'nin neden umut veren bir muhalefet partisi olamayacağının da ipuçlarını verdi. "Kürt sorununun çözümü için ilk üç şey nedir?" sorusuna, ilki, "Seçim barajının kaldırılmasıdır" dedi ama ikincisine gelince durdu ve şu cevabı verdi: "Şu anda aklımda değil, bilseydim hepsini getirir burada konuşurduk".
Türkiye'nin en önemli sorununa ilişkin öneriyi hatırlamayanı halk neden hatırlasın?