Herkes kaygıyla bugün neler olacağını bekliyor. Bir inatlaşma yaşandığı, bunun arka planında da Gezi aklının olduğu artık biliniyor.
Hükümetteki sertleşme de bu kaygıdan kaynaklanıyor. Bu durum bana tam da 1 Mayıs 1977'yi hatırlatıyor.
O günü yaşamayanlar bilmeyebilir ama o 1 Mayıs'a katılanlardan biri olarak o güne nasıl bir inatlaşmayla gidildiğini iyi hatırlıyorum. 15 gün öncesinden DİSK ve onu destekleyen sol gruplar, o zaman "Maocular" olarak nitelenen grupları 1 Mayıs meydanına almayacaklarını açıklamışlardı. Gerekçeleri de "olay çıkarma" ihtimaliydi.
Maocu gruplar ise inatla "biz Taksim'de olacağız" demişlerdi. Kendilerine Saraçhane veya başka bir yer gösterilmesine rağmen inatlarından vazgeçmediler. Sonuçta denildiği gibi olay çıktı ve 34 yurttaşımız yaşamını yitirdi.
Bugün de benzer bir inatlaşma yaşanıyor. Aktörler sadece yer değiştirmiş görünüyor. O gün DİSK'in savunduğunu bugün hükümet savunuyor, o gün Maocuların rolünü bugün DİSK ve çevresi üstleniyor.
Daha ilginci hatta ironik olanı, Maocu gruplardan hâlâ varlığını sürdüren Aydınlık grubu ve lideri Doğu Perinçek'in bu inatlaşmayı görüp, kutlamayı Kadıköy'de yapıyor olması...
İnatlaşmayla gidilen o 1 Mayıs'ta kazanan işçi sınıfı değil, derin yapılar oldu. İster derin operasyon deyin, ister sol grupların iç çatışması, işçiler kazanmadığı gibi hâlâ o olay da aydınlatılabilmiş değil.
Haklı olmak, bazen çok istenen şeyin yapılacağı anlamına gelmez. Bazen inatlaşmayı bırakmak, daha büyük kazanımların yolunu açar. Bunu da en iyi işçi sınıfı bilir.
1 Mayıs'ın tarihine, 34 yurttaşımızın anısına elbette sahip çıkmak önemli. Ancak, çözüm süreci gibi, 99 yıl sonra yayınlanan taziye mesajı gibi yüzyıllık sorunlarla yüzleşmenin yapıldığı bir tarih aralığında inatlaşmayı sürdürmek, geçmişten hiç ders alınmadığını gösteriyor.
Hükümet, tıpkı 77 1 Mayıs'ında DİSK'in "çatışma çıkacak" kaygısını taşıyorsa bunu hiç mi dikkate almayacağız? Çatışmacı ortamın ne işçilere, ne demokratikleşmeye, ne de hak ve özgürlüklere katkısı olmayacağı çok açık.
Amaç gerçekten 1 Mayıs'ı kutlamak mı yoksa bazı güçlerin veya küçük sol grupların kuyruğuna takılıp, "hükümeti yıkmak" ham hayallerine kapılmak mı?
1 Mayıs'ta yaşamını yitirenlerin anısına saygı gereği bunu herkesin düşünmesinde yarar var.