30 Mart seçimlerinin sonuçlarını tam olarak değerlendiremeden cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışması başladı.
Seçim yenilgisini unutturmak ve üzerini örtmek isteyen muhalefet blokunun arayıp da bulamayacağı bir fırsat bu. Çünkü siyaset mühendisleri aylardır bir algı operasyonu yürütüyor. CHPMHP ve Cemaat'i bir araya getirerek aslında cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlık yapıldı. Büyük oranda da ikna edildi ki AK Parti'nin yüzde 30'un altına düşeceğine ciddi ciddi inanıldı.
Bugün MHP yönetiminin ittifaka, iltifat etmiyor göründüğüne bakmayın. İstanbul başta olmak üzere üç büyük şehirde MHP'nin aldığı oya bakın, yarı yarıya inmiş durumda. Anadolu kentlerinde de CHP aynı pozisyonda.
Bu sonuca yol açan siyaset mühendislerinin saklı tuttukları isim ise belli: Mehmet Haberal. Haberal, Ergenekon davasından nasıl tereyağından kıl çeker gibi sıyrıldığı düşünüldüğünde hiç de yabana atılacak bir isim değil. İlk ziyaretini Fatih Üniversitesi'ne yapması da ilginçti. Şimdi muhalefet blokunun adayı yok deniyor ama adı yıpranmasın diye Haberal adı saklı tutuluyor. Ortaya atılan isimler ise görüntüden öteye geçmiyor.
İkinci bir isim ise hiç kuşkusuz Mansur Yavaş... Ankara seçimleriyle yapılan deneme, cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir fırsata dönüştürülecek görünüyor. Hatta Haberal'la kıyaslandığında artıya bile geçebilir.
Ancak bu siyaset mühendisliğinin hesaba katmadığı bir gerçek var. Türkiye toplumunun dayatmalara tepkisi ve 30 Mart seçimlerini kirletenlerin hukuk önünde hesap verecek olması.
Özellikle paralel yapıyla ilgili soruşturmaların nasıl sonuçlanacağı bu sürecin seyrini belirleyecek.