Suriye'de üç yıldır bir diktatörün yol açtığı, insanlık dramını gün gün izliyoruz.
Sayıları 130 bini aşan insan öldürüldü. Başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelere, Suriye nüfusunun neredeyse dörtte biri sığınmacı olarak yerleşti.
Şehirler yerle bir oldu ve ülke yaşanamaz hale geldi. Bunun tek sorumlusu barışçıl eylemleri kanla bastıran Baas rejimi ve onun destekçileriydi.
Bu gerçeği dünyanın gelişmiş ülkeleri görmek istemedi ve sessiz kaldı. El Kaide ve El Nusra gibi terör örgütlerinin vahşi eylemleri ise sadece bölgeyi dizayn etmenin bir gerekçesi olarak sunuldu.
Şimdi Suriye halkının kaderini değiştirebilecek bir süreçteyiz. İki gündür Anadolu Ajansı'yla dünyanın önemli yayın organları insanın kanını donduran işkence ve zulmün görüntülerini yayınlıyor.
Dehşet verici bir durum, 11 bin insan aç bırakılarak, işkence edilerek öldürülmüş. Bu küresel çağın ilk soykırımıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Aslında kendi halkını bombalayan, halkıyla savaşan Baas diktatörlüğünün, Nazi rejimi gibi insanlık suçu işlemesi hiç şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, 2014 dünyasında o rejime üç yıldır meşruiyet kazandıranlar. Onların dünyada kimler olduğu biliniyor.
Cenevre 2 öncesi bu vahşet fotoğraflarının yayınlanmasıyla belki Suriye halkını bu zulümden kurtaracak bir formül bulunur. O fotoğrafların bu işe yaraması bile insanlık açısından çok anlamlı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin şu sözleri belki de bir ilk adım olur:
"Sistematik işkenceleri ve binlerce tutuklunun infaz edildiğini gördük. Bunlar yalnızca insanların yaşamına değil, aynı zamanda insanlık onuruna yapılan saldırılardır."
Bu fotoğrafların dünyadaki yansımalarını yakın zamanda göreceğiz ama merak ettiğim Türkiye'nin iç siyasetine nasıl yansıyacağı...
Üç yıldır partili partisiz birçok muhalefet aksı, ne yazık ki, Suriye'de neler yaşandığını görmek istemediği gibi Esat diktatörlüğüne meşruiyet kazandırmak için ellerinden geleni yaptı. Milletvekili heyeti gönderdiler, her platformda savundular, yetmedi şimdi de TIR'lar üzerinden Türkiye'ye karşı kampanya açtılar.
Ve bilerek, isteyerek hiçbiri Türkiye'den yükselen "Suriye'de insanlık suçu işleniyor" çığlığını duymadı. İlginçtir bu fotoğraflar bile onların Baas hayranlığını engellemedi.
Bakın CHP'li Erdoğan Toprak önceki gece ne dedi: "O fotoğrafların ortaya çıkmasının finansmanını Katar sağladıysa şüpheyle bakarım..."
Soykırım, insanlık suçu ve Baas diktatörlüğü birbirine çok uzak şeyler değil ama ne yazık ki Türkiye muhalefeti bunu görmüyor.
Bu durumda Türkiye'de muhalefetin toplumda neden karşılık bulmadığını araştırmaya gerek var mı?