Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

"Bakan Efkan Ala da hedefti"

Son dönemde daha bir açığa çıkan polis ve yargı eksenli paralel yapının yargıyı nasıl tahrip ettiğinin sayısız örneği var ama en çarpıcısı İzmir'de yaşanan "casusluk" davası.
Mayıs 2010'da darbe girişimleri dışında başlayan "Askeri Casusluk ve Şantaj Operasyonu" davası içinde "casusluk" ve "şantaj" gibi korkulacak konular olunca kimse de dönüp bakmadı ve sesini çıkartamadı.
Dava açıldığında dosyayı bilgisayarıma indirdim, okumaya çalıştım, çıkan haberleri de inceledim ama neyin doğru neyin yanlış olduğunu tam da çözemediğim için olumlu-olumsuz tek satır yazmadım.
Ama içimde de hep ukde kaldı. Bu davada garip bir şeyler var. Bir ülkenin askeri yapısı içinde bu kadar "casus" olabilir mi?
"Paralel yapı" tartışmalarının ne getireceği belki öngörülmeyebilir ama en azından son yıllarda görülen davalardaki haksızlıkları açığa çıkartması hayırlı oldu. Haksız yargılanan bir kişiyi bile kurtarmak önemli.
İzmir'de görülen askeri casusluk ve şantaj davası devam ediyor. Çok sayıda "nitelikli" askerin yargılandığı bu dava yeniden ele alınır mı bilemem ama o davadaki haksızlığın simgesi haline gelen Astsubay Davut Yıldız'ın söyledikleri göz ardı edilemez.
Son günlerde sık sık medyada haber olan Yıldız'ı telefonla arayıp konuştum. Kendi yaşadıklarını ve davanın amacını uzun uzun anlattı. Söyledikleri inanılacak gibi değil.
Yıldız "Devletin güvenliğine ilişkin gizli belge, örgüt üyeliği, fuhuş, kadın ticareti, tehdit ve şantaj" suçlamaları ile gözaltına alınmış; 20 ayı aşkın süredir de tutuklu olan bir isim...
Şöyle diyor: "Örgüt diye suçladıkları yapının içinde ben yokum ve yargılanmıyorum. Peki neden yargılanıyorum? Evden çıkan tek belgeden yargılanıyorum. O da ne biliyor musunuz? Üzerinde 'Hizmete Özel' yazan bir sevk kâğıdı..."
Suçlamaların dayanaksız olduğunu söyleyen Astsubay Yıldız, hâlâ tutuklu yargılanmasına da akıl sır erdiremiyor ve haklı olarak şu soruyu soruyor: "Ceza en üst seviyeden, 6 yıl verildiği takdirde yatılacak miktar 16 ay olan bir suçlamadan ben 20 aydır tutukluyum. Neden?"
İzmir'deki bu casusluk ve şantaj davası gerçekten üzerinde durulması gereken ibretlik bir dava. Yıldız'ın özel olarak uğradığı haksızlık bir yana davanın asıl amacı insanı daha çok ürkütüyor.
"Dava casusluk davası ama amaç başka. Bu yargılananların hepsi sınıfının birincisi. Sadece 20 tane ilk sırada olan kurmay albay var ve bunun 10'una yüzde yüz general olacak gözüyle bakılıyor. Asıl hedef de bu nitelikli subayların yerine kendi subaylarını yerleştirmek. Tıpkı poliste yapıldığı gibi... Bu davada şu anki İçişleri Bakanı Efkan Ala da var, biliyor musunuz? O da hedefte. Artvin ve Hatay valileri de hedefte. Bizim davada 'Ala belgeyi getirdi' diye bilgiler var. Amaç onu da içeri atmak."
Yıldız, casusluk operasyonuyla 17 Aralık ve İzmir'deki "Bacanak operasyonu" arasında da bağ kuruyor: "Davada hiç kimse birbirini tanımıyor. Davaya konu olan hard disk Bilgin Özkaynak adlı bir işadamının evinden çıkıyor. Birinci aramada Sakarya'daki evde hiçbir şey bulunamadı deniyor ama bir süre sonra, Emin Göktaş diye bir komiser görevlendiriliyor. O bir hard disk buluyor, bir tutanak tutuyorlar. Fakat Sakarya emniyeti 'buna imza atmayız' diyor. İşte o Göktaş 17 Aralık operasyonundan bir gün sonra görevden alınan cemaatin önemli isimlerinden. Bu operasyonu yapan bir önemli isim de İzmir Emniyet Müdürü Yardımcısı Mehmet Ali Şevik. Bunlar 1999'da DGM'ye verilen Gülen'in listesinde yer alan polisler. Bize operasyonu bunlar yaptı."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA