Bizzat polis ve yargının soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği bir ülkede, yasadışı dinlemelerin ortalara dökülmesi hiç şaşırtıcı değil.
Son yıllarda Başbakan da Genelkurmay Başkanı da bundan nasibini aldı. Şimdi Fethullah Gülen'in ses kaydı konuşuluyor.
O konuşmaların hepsi ilginç ve düşündürücü ama en şaşırtıcı olanı, hatta camiayı şoke edeni Koç ailesiyle ilişkili olandı..
Çünkü son yıllarda Koç Grubu'nun AK Parti hükümeti karşısında neredeyse bir siyasi aktör gibi yer alması, her türlü muhalefet hareketine destek vermesi ister istemez AK Parti'yle birlikte hareket eden Gülen Cemaati sempatizanlarının da tepkisini çekmişti.
Abi'lerin sıradan sohbetlerinde bile Koç'a tepki gösteriliyor, eleştiriliyordu. Oysa Gülen'in konuşmasında bırakın sponsorluk ilişkisini, bilgi aktarımından, iş görüşmelerinden söz ediliyordu.
"Zatıalinizle görüştükten sonra geçen gün Mustafa Bey aradı (Koç). Sizin orada başkentteydi (Washington) bir süredir. Aile içinde de teyit ettiler dedi. Memnuniyetle biz sponsor olmak istiyoruz buna dedi. Kendisi de bizzat bulunmak istiyor efendim. Adnan Polat Bey de kendisini aramış efendim o görüşmeden sonra. Süleyman abi de teyit etti onu. Bu şekilde bilgi vermek istedim o konuyu.
Fethullah Gülen: Evet iyi olmuş. Yani onların bulunması da iyi. Vakıa onlara karşı da yukarıdan bir tavır var da. Fakat mali şeyleri karışık yoksa problem olabilecek yanları yoksa bi şey yapamazlar yani. Üzerlerine müfettişler salınsa bile bi şey yapamazlar."
Koç Grubu'nun son yıllarda daha da açığa çıkan tavrıyla "Eski Türkiye"yi, vesayet sistemini aradığı bilinen bir gerçek.
Bütün çabaları da bu doğrultuda... Açık tavır almaları, siyasete müdahale etmeleri boşuna değil. Bir hedefleri var.
Burada ilginç olan o eski vesayetçi sistemi değiştirmek için mücadele ettiğini söyleyen Cemaatle son dönemde hızlı yakınlaşmaları... Acaba bunun sırrı ne?
Görünen o ki, onları yakınlaştıran 17 Aralık darbesiyle alaşağı etmek istedikleri Başbakan Erdoğan...
Ancak burada da ilginç bir durum var; bu ilişki bu kadar hızlı nasıl gelişti? Yoksa vardı da bilinmiyor muydu?
Önceki gün yazdığım "cemaatin derin tarihi" yazısı üzerine gelen bir mailde şöyle deniyordu: "Bugünkü yazınızın konusunun daha öncesi var, Fuat Doğu'ya kadar uzanmanız gerekir."
Biraz araştırıp uzanmaya çalıştım... Fuat Doğu, 70'lerde MİT Müsteşarlığı yapan bir isim. Harp Okulu mezunu, 1954 yılında kurmay yarbay olarak o dönemin istihbarat teşkilatı MAH emrine girmiş... Nazi istihbarat şefi olan ve savaştan sonra müttefiklerin safına geçerek soğuk Savaş'ta komünizme karşı istihbarat faaliyetlerinin merkezinde görev yapan Reinhard Gehlen'in öğrencilerinden... 1966 yılında MİT'in başına geçti.
Wikipedia bu kadarını söylüyor asıl ilginç olanı bundan sonra... Peki, Fuat Doğu'nun benim yazımda yer alan Fethullah Gülen'le ne ilgisi olabilir?
68 kuşağı iyi bilir, o yıllarda adı sık duyulan Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği vardı. Fethullah Gülen'in de bu derneğin Erzurum'daki kurucularından olduğu biliniyor. Fuat Doğu'yla bu nedenle bir ilişki olabilir.
Şimdi de bu isimlerin başta söylediğim Koç ailesiyle ilişkisine gelelim.
Biraz araştırınca bugüne de ışık tutacak ilginç bir iddiayla karılaştım. O yıllarda milletvekilliği de yapmış işadamı Aydın Bolak bir toplantı organize eder. Mekan da Vehbi Koç'un evi... Eve gelenler arasında ise MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Yaşar Tunagür ve Fethullah Gülen var.
Ne konuşulduğunu elbette bilmiyoruz ama şunu merak ediyorum; Fethullah Gülen, Vehbi Koç'un evinde düzenlenen o toplantıya katıldı mı? Koç ailesiyle tanışması o tarihe mi dayanıyor?