Polis- yargı eksenli 17 Aralık operasyonu, Oslo sürecinden bu yana yargıya ve siyasete müdahalesiyle her geçen gün daha fazla hissedilen ama ne zaman ne yapacağı kestirilmeyen bir yapının varlığını netleştirdi.
Aslında KCK'dan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasına, Mavi Marmara olayından, 7 Şubat darbesine her olayda bu yapının varlığı biliniyordu ama adı konmamıştı.
Şimdi o ad konuldu: "Paralel devlet" veya "Neoderin devlet."
Bu yapıyla Hizmet hareketi arasındaki bağ da hiç gizli saklı değil. Medyanın veya Pensilvanya'nın her olayın arkasında durması, operasyonlara sahip çıkması bu bağı gösteriyor.
Bu da yapının, dini bir cemaat veya bir sivil toplum örgütü olmayı aşan bir misyonu olduğunun işareti. Bunu gösteren başka işaretler de var.
Bunun için son yıllarda Pensilvanya-
Türkiye arasındaki ziyaretçi trafiğine bakmak yeter. Elbette dini konulara, eğitime ve sosyal sorunlara birçok alanda hizmet üreten bir cemaatin lideri ilgi odağı olabilir.
Ancak bu ilgi odağı olma, "güç odağı" olmaktan kaynaklanıyorsa işin rengi değişir.
Birkaç gün önce köşe komşum Sevilay Yükselir, Pensilvanya'daki ilginç bir buluşmayı yazdı.
İşadamı Mustafa Süzer, Pensilvanya'da Fethullah Gülen'le buluşmuştu. Doğrusu iki kez gittiğim Pensilvanya'da Anadolu'dan çok sayıda insanın, işadamının geldiğine bizzat tanık oldum. Çoğu Hizmet Hareketi'nin dünyanın birçok ülkesindeki eğitim başarısına katkı vermekten mutlu olduğunu anlatıyordu.
Ancak Süzer buluşmasının duyulmasından sonra karşılaştığım bir işadamının söyledikleri çok farklıydı. O durumu şöyle anlatıyordu: "Evet, ben de Pensilvanya'ya gittim. Peki, gitmeyen var mı? Her şeyi açık konuşmak lazım, bu ülkede dün asker güç odağıydı bugün Pensilvanya... Nasıl gitmeyeyim? Bu ülkede iş yapıyorsanız güç odaklarıyla iyi geçinmeniz gerekiyor.
Geçmişte şirketlerimin yönetimine asker almıştım. Herkes aldı. O zaman öyleydi.
Şimdi durum değişti ve biz de zaman zaman Pensilvanya'ya gidiyoruz..."
Bu pencereden bakınca Mustafa Süzer'in yalnız olmadığı anlaşılıyor. İş dünyasının kulislerinde Mustafa Koç'tan Bülent Eczacıbaşı'na, Ferit Şahenk'ten Zeynel Abidin Erdem'e, Mehmet Nazif Günal'a kadar çok sayıda işadamının Pensilvanya'ya gittiği konuşuluyor.
Bu ilgiyi sadece dünyadaki eğitim atağıyla açıklamak mümkün mü? Türkiye'nin önde gelen işadamlarını Pensilvanya'ya çeken şey nedir?
Doğrusu her konuyu bütün yönleriyle tartıştığı bilinen Abant Platformu'nun artık bu meseleyi de ele alıp, "Siyaset dışında güç odağı olur mu?" tartışması açmasında yarar var.