Başbakan Erdoğan, 17 Aralık Operasyonu ve Hatay'da yaşanan TIR meselesinden sonra aydınlar, sivil toplum önderleri ve medyanın önde gelen isimleriyle Dolmabahçe'de bir araya geldi.
Herkesin kafasında soru işaretleri vardı ve hükümetin ne yapacağı merak ediliyordu. Çünkü bu kez geçmişte yaşanan krizleri aşan bir durum söz konusuydu.
İlk kez hükümetle uzun bir süredir beraber hareket eden bir kesim, hükümete karşı son iki operasyonla daha net açığa çıkan bir savaş başlatmıştı.
Peki, hükümet bu durumun farkında mıydı ve ne yapacaktı?
Dolmabahçe toplantısına tam da bu sorunun cevabını merak ederek gittim. Başbakan Erdoğan, aralarında Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Efkan Ala gibi bakanların ve AK Parti yetkililerinin de bulunduğu bir kadroyla geldi. Çok soru soruldu ve cevapları da bir hayli uzundu. Başbakan Erdoğan birçok soruya açık, birçok soruya da temkinli cevap verdi.
Özellikle bugüne kadar paralel devlet örgütlenmesinin neden görülmediğine ilişkin soruya cevabı bir hayli temkinliydi.
Anladığım kadarıyla AK Parti hükümeti, kendi tabanına yakın bir toplumsal kesimin böylesi bir yapı içinde olmasını hesaba katmadığı için şaşkınlık yaşıyordu.
Bu gerçeğe rağmen şu tespiti de yaptı: "Bugüne kadar bazı suiistimaller olduğu olaylarla ortaya çıkıyor. Her yere yerleşmiş böyle bir örgüt var. Öyle kurulmuş ki, benim ofisime bile böcek yerleştirebiliyor. İstihbarat birimlerimizin buradan ders alacağını umuyorum."
Başbakan Erdoğan'ın şu yaklaşımı da ilginçti:
"17 Aralık operasyonunun milli iradeye suikast olduğu çok açık. Ülkemin geleceği ve kalkınmasına yönelik bir operasyon bu... Buna karşı süratle önlemler alacağız. Bu işin en önemli kazanımı paralel devlet olarak devlet içine sızmış yapının açığa çıkmasıydı."
Başbakan Erdoğan, Gezi olayları, 17 Aralık operasyonu ve TIR meselesini birbiriyle ilişkili görürken, geriye yönelik 7 Şubat, Oslo süreci ve yargılamalardaki kasıtlı tutuma aynı kapsamda bakmıyordu.
Tabii sadece bu konular konuşulmadı, 28 Şubat'tan çözüm sürecine Başbakan birçok konuda ipuçları verdi.
Paralel devlet: Paralel devlet meselesi çözülmeli. O çözülmediği sürece her dakika şantaj devam eder. Şantajlı bu iş yapılır mı? Derin devletin karşısına derin milletle çıktık. Paralel devletle ilgili düne göre daha iyi durumdayız. Çözüm süreci: Çözüm sürecinin devamı onları rahatsız ediyor.
Hükümet başarırsa bölge ve ülke huzura kavuşacak. Böyle bir ortamda mağduriyetleri ortadan kaldırmak daha kolay... Bu da onları rahatsız ediyor. Kuzey Irak'a yönelik politikalarımızı onlar değiştirmediği sürece bizim sürdürme kararlılığımız var.
28 Şubat yargılamaları: "28 Şubat'ın unutulmaması gerekiyor. Bunun medya ve sermaye ayağı yok muydu? Onlar niçin bir kere çağrılmadılar? Yeniden yargılama: Doğrusu olumsuz bakmıyorum. Böyle bir adım atmamıza ihtiyaç var.
Başbakan Erdoğan özellikle paralel devlet ve operasyonları konusunda çok kararlı. Bir pazarlığın da olmayacağını söyledi.
Birkaç not: Deniz Baykal'ın son günlerdeki girişimi de Başbakan'a soruldu. Baykal'ın sade bir milletvekili olarak girişimini olumlu buldu ve görüşebileceğinin işaretini verdi.
Kayak tutkunu olan bir yargı mensubunun bir yıl içinde 20-22 kere yurt dışına gittiğini söyledi ve ekledi: "Bunun parasını kim karşılıyor?"
Limak, Makyol ve İC gibi firmaların çok eski firmalar olduğunu ve çok başarılı işler yaptığına da dikkat çekti.
Cevabı alınmayan tek sorunun sahibi ise toplantıya katılan ancak o sırada başka bir görüşmesi olan Başbakan'ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'dı. Akdoğan'ın Arınç'la aynı anda toplantıya gelmesi de ilginçti.
Toplantı üç saati aşkın sürdü. Kahvaltı yapılırken, sorular soruldu ve sorulara da bazen ilgili bakanlar ama ağırlıklı Başbakan cevap verdi.