Burnumuzun dibinde, Türkiye'nin de kapsama alanında bulunan Ortadoğu'da yeni şeyler gelişiyor. Başbakan Erdoğan'la Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır'da buluşmaları bu yeni dönemin önemli bir adımı.
Tarihsel olarak ne kadar önemli ve anlamlıysa bölgedeki "zamansal değişime" denk düşmesi de bir o kadar anlamlı ve önemli. Çünkü artık şu görüldü:
Arap Baharı'nın bölgede domino taşı etkisi yapması yerine daha sakin bir Ortadoğu ihtiyacı ortaya çıktı. Bu da normalleşen demokrasisi ve ekonomik istikrarıyla Türkiye'yi, bölgesel gücüyle de İran öne çıkardı.
Türkiye bu noktada tarihsel misyonunu da devreye sokuyor. Temel sorunu Kürt meselesini "çözüm süreci"yle kesintiye uğratmadan sürdürürken, dünya siyaset sahnesine çıkan Kürtlerle tarihsel bağını da yeniden inşa ediyor.
Aynı şekilde İran ve Irak merkezi hükümetiyle de diplomatik ilişkileri yeniliyor. Bir anlamda iki oyun kurucu ülke olarak Türkiye ve İran üzerinden Ortadoğu'da yeni dengeler kuruluyor. Başbakan Erdoğan ve Barzani buluşmasına bu büyük dönüşümün bir parçası olarak bakmak gerekiyor. Bu buluşmayı seçimlerdeki oy hesabına indirgeyenlere en anlamlı cevabı Leyla Zana verdi:
"Hiç kimse küçük hesaplarla yaklaşmamalı. Kürtlerin birbirleri ile rekabet değil, birbirlerini tanıma, tanımlama ve tamamlama sürecidir. Bu herkese mesajdır. Herkesin bakışı farklı olabilir ama demokrasi diyorsak, demokratik işleyiş diyorsak önce herkes kendinden başlamalıdır. Hiç kimse bu ziyarete seçime yatırım gözüyle bakmamalıdır. Önemli olan ve kalıcı olması gereken süreçtir."
Başbakan Erdoğan-Barzani buluşması, Şivan- Tatlıses düeti bir yana, Diyarbakır'da başka ilkler de yaşanacak.
Başbakan Erdoğan ilk kez Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret edecek, ardından da Barzani...
Türkiye artık ölümleri değil, yaşamı konuşuyor.