Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Gezi'den CHP-BDP ittifakı çıkar mı?

Araştırmalar Gezi'ye katılanların siyasetle ilişkisini ortaya koydu. En büyük kitle CHP'li. KONDA'ya göre yüzde 41'i, GENAR'a göre ise yüzde 74'ü CHP'ye oy vermiş.
Düne kadar bu kitle ağırlıklı olarak "vesayet sistemi"ne güvenen bir kitleydi. Sivil siyaseti pek önemsemezlerdi.
Çünkü ordu gibi, 1961 Anayasası'yla resmi ideolojinin kurumları haline getirilen Anayasa Mahkemesi gibi, Danıştay ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gibi kurumlara daha çok güvenirlerdi.
Son yıllarda bu kurumlar değişmeye başlayınca onlar da siyaseti hatırladı. Dönüm noktası 12 Eylül 2010 referandumuydu. Artık darbelerden medet umulmayan, kurumlardan destek alınmayan yeni bir dönem başlamıştı.
Ancak siyasetle ilişkisi problemli olan bu kesimin, siyasi partileri de problemliydi. En güçlü temsilcileri CHP'nin durumu ortada.
Yeni bir siyaset üretemediği gibi, kendi kitlesinin bile güvenini kazanamadı. Sadece o mu? Toplumun dindarları, Kürtleri hatta azınlıklarıyla ilişkisi de en alt seviyede.
Bu nedenle kıyılara ve kent merkezlerine sıkıştı. Ülkenin 30'u aşkın ilinden milletvekili çıkaramayacak duruma geldi.
Gezi kalkışması bu sıkışmışlığı yaşayan kitlenin isyanı. O kitle, yenilmişlik, eskiye özlem ve öfkenin öne çıktığı bir ruh hali içindeydi.
İşte bu ruh halinin, Gezi Parkı'nın getirdiği özgüvenle değiştiği söyleniyor. Peki, buradan tüm toplumu kucaklayan "yeni bir siyaset" veya yeni bir ittifak çıkar mı?

Sokağa inen kentliler, sokağı bilen Kürtler
Aslında çevre ve otoriterlik kaygısıyla yola çıkan "Yeni Kuşak"ların yeni bir siyaset arayışı var. "Açık Demokrasi Hareketi" adını koydukları bu arayışın bir sonuca ulaşıp ulaşamayacağı belli değil.
Ama Gezi isyanından asıl beklentisi olanlar kendini "sol" diye niteleyen kesimler. Onlara göre Gezi'den gerçek demokrasi çıkacak.
Bir anlamda "Sokağa inen kentlilerle, sokağı iyi bilen Kürtler" buluşacak ve demokrasi gelecek.
Bu noktada eski sol yaklaşımın yücelttiği sokağın riskine dikkat çekmek gerekiyor. Sokak özgürlük kadar karanlığı ve kaosu da ifade eder.
Bu tuzak, siyaset üreten muhalefetle aşılabilir. Daha önce yazmıştım, bunun için de iki partili bir yapıya giden Türkiye'de, ulusalcı kitlesini dönüştüren ve Kürt ayağı da olan sosyal demokrat siyasi bir hatta ihtiyaç var.
Bu hattın Kürt ayağı BDP. Peki, sol ayağı kim olacak? CHP mi yoksa BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in önderliğinde kurulacak yeni bir sol parti mi?
Birinci olasılık daha güçlü olduğu için şu sıralarda bir kısım aydın ve siyasetçi CHP-BDP ittifakı peşinde. Zaten aylardır bu doğrultuda bir çaba harcanıyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde de başta İstanbul olmak üzere bir ittifak bekleniyor.
Ancak ortada cevabı bulunması gereken bir soru var; CHP içinde ve çevresindeki ulusalcı kitlenin Kürtlere bakışı değişmeden bu mümkün mü? Kürtlerin görünür olmasından, eşitlik talep etmesinden rahatsız olanlarla Kürtler nasıl bir araya gelecek? Mevcut CHP yönetiminin de BDP'nin sol kanadının da bunu aşması zor görünüyor.
Sonuç olarak, devleti güvenlikçi yaklaşıma yeniden döndürmeye çalışan, barış sürecini riske sokan "hayırsız" bir olaydan "gerçek demokrasi" gibi hayırlı bir sonuç çıkar mı emin değilim.
Ama o kitleyi şiddete değil, siyaset yapmaya yönelten, sandıktan çıkma umudu veren bir muhalefete ihtiyaç olduğundan eminim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA