AK Parti bu süreçten nasıl bir ders çıkartacak doğrusu merak ediyorum...
Herhalde şu sıralarda gençlerden, partinin deneyimli kadrolarına herkes bu konuya kafa yoruyor. Yormalılar da...
Gündelik siyaset gereği işin arka planında dönen dolaplar öne çıkmış gibi görünüyor ama eminim bu kadar yankı yaratan toplumsal bir sarsıntının neden yaşandığı ve ne anlama geldiği şaşkınlığı da sürüyor.
Çünkü ortada şöyle bir soru var;
Türkiye çok ciddi bir değişim geçiriyor. Dünyada prestiji artıyor, büyük yatırımlar yapıyor, notu artıyor ve zenginleşiyor. Dahası 100 yıllık Kürt meselesini çözmeye çalışıyor. Peki ,bu insanlar neden ayaklanıyor?
Eğer bu bir komploysa, bu komployu bu değişimi ve başarıyı sağlayan bir iktidar neden göremedi?
Mükemmel ve hata yapmayan bir iktidar yeryüzünde yoktur. Önemli olan yapılan hatayı görüp gerekli dersleri çıkartabilmekte...
Bugünlerde sık sık, geçmişteki komplolar ve darbe öncesi süreçler hatırlatılıyor. Hatta rahmetli Adnan Menderes'in 60 darbesi öncesi konuşmasıyla bugün arasında bağ kurulup benzer bir komplodan söz ediliyor.
Hakikaten de o konuşmaları izleyince, fazla değişen bir şey olmadığını görüyorsunuz.
Ancak şu sorunun cevabı da henüz verilmiş değil.
Menderes, o gün yaşanan gerçeği gördüğü halde neden önlem alamadı ve nerede hata yaptı ki darbe oldu?
Sadece Menderes mi?
Aynı şeyi 70'ler ve 80'lerde de yaşadık.
80 öncesi darbenin ayak sesleri duyulduğu halde kimse bir şey yapamadı. Devrim hayali kuranları bir yana bırakıyorum, siyasetin iki duayeni olarak bilinen Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel de darbeye engel olamadılar.
28 Şubat sürecinde de rahmetli Erbakan oyunu bozamadı.
Buraya kadar şu söylenebilir, eski siyasi aktörler oyun kurucu olmaktan çok oyuncuydular... Ama 27 Nisan e-muhtıra ve arkasından gelen 12 Eylül referandumuyla Türkiye yeni bir döneme girdi.
Belki soğuk savaş döneminde ve 90'larda bu komploları önceden görmek zordu. Çünkü derin yapılar etkindi. Halen de o günleri aydınlatabilmiş değiliz. Ama şimdi durum değişti. Daha şeffaf bir dünyaya doğru gidiyoruz ve teknolojinin olanaklarından yararlanmak mümkün.
Daha önemlisi vesayeti gerileten, demokratikleşme adımlarıyla iç siyasette, ekonomik başarı ve yeni politik yaklaşımlarla dış siyasette"oyun kurucu" olan bir AK Parti var.
Peki, buna rağmen AK Parti neden Gezi Parkı olayını öngöremedi ve özellikle ilk üç gün zorlandı?
Görünen o ki, AK Parti kurmayları son 10 yılda kendilerinin yaptığı değişimin sadece kazananları üzerine yoğunlaştılar. Kaybedenlerini göremediler...
Bu bir eksiklik... Bu sadece bize özgü de değil. Dünyada her değişimin bir kaybedeni var. Mesele bunu görüp daha sancısız bir çözüm yöntemi bulmak ve toplumun önceliklerini iyi belirlemek.
Buradan geriye dönüp, 60'lara 70 ve 80'lere baktığımızda o dönemin siyasi aktörleri neyi yapmadıysa şimdi o yapılmalı?
Sadece yeni kuşak gençleri değil, kaybedenleri de anlayacak yeni bir siyaset dili devreye sokulmalı.
İşte o zaman kaos yaşansa da bu kadar kaygı yaratmaz.
Bir not: Gezi direnişinden "Arap Baharı" çıkartmaya çalışanlar uğraşmasınlar, çıkmaz. Çünkü Arap Baharı direnişi ileriye dönük değişim isterken, Gezi Parkı'nda gençlerin arkasına sığınan kaybedenler, vesayetçi sistemi özlüyor.