Çözüm süreci, şu ana kadar kendi mecrasında sorunsuz devam ediyor. Ancak içeriden ve dışarıdan sürecin başarısız kılınması için yoğun çaba da sürüyor.
Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki bombalı katliam, içerideki ve dışarıdaki çözüm karşıtlarının gözü karalığını, pervasızlığını gösteriyor.
Amaç çok açık, Türkiye'nin 100 yıllık ayak bağı Kürt meselesinden kurtulması istenmiyor. Bu konuda sadece Reyhanlıvari kaba saldırılar değil, öfkelendiren, kışkırtan başka çıkışlar da var. "Öcalan serbest kalıyor, Türklük elden gidiyor ve iki milletli Türkiye" gibi...
Oysa Türkiye son 10 yıllık vesayet sisteminden kurtulma ve ortak bir tasavvur yaratma konusunda önemli bir noktaya gelmişti.
CHP içinden bir kesimin bile desteklediği "Türkiye vatandaşlığı ve Türkiye milleti" kavramı "ortak bir tasavvur" olarak büyük oranda kabul görmüştü.
Daha önemlisi, yeni anayasa yazımında somut bir adım atılmamasına rağmen sivil, demokratik ve etnik tanımdan arınmış tıpkı Alman anayasasının ilk maddesi gibi "İnsan onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür" diyebilen yeni bir anayasa konusunda ciddi mesafe alınmıştı.
Şimdi geldiğimiz noktada, süreç halk nezdinde iyi gitmesine rağmen siyasi cenahta dikkat edilmesi gereken girişimler var. Sürecin başlamasıyla birlikte farklı bir rüzgâr estirmek için inanılmaz çaba harcanıyor.
Şu manzaraya bakın: Birbirini besleyen. "Türklük elden gidiyor" kampanyasıyla "Öcalan'a özgürlük" kampanyası aynı anda başlatılıyor.
Öcalan'ın İmralı'dan sızan notlarında kendi özgürlüğünü tartışma konusu yapmazken birilerinin onun özgürlüğü üzerinden imza kampanyası açması manidar değil mi?
PKK ve Öcalan üzerine yazdığı kitap ve değerlendirmelerle dikkat çeken Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan'a Reyhanlı saldırısını ve sürece yönelik kampanyaları sordum. Özcan, Reyhanlı saldırısıyla ilgili şu tespiti yapıyor:
"Bu saldırıya sadece İran-Suriye veya Rusya eksenli bakamayız. Batının önemli ülkelerini de görmemiz gerekiyor. Kürt meselesiyle yakından ilgili bu ülkeler hiç boş durmuyor. Şunu herkesin düşünmesi gerekiyor; bölgede 4. Türk-Kürt ittifakı gerçekleşiyor. Bunu 'dost ülkeyiz' hatta 'çözüm süreci çok iyi gidiyor' diyen ülkeler de istemiyor."
Özcan, "Türklük elden gidiyor" diyenleri de, "iki millet"ten söz edenleri de sürece zarar vermekle suçluyor. "Ortak vatan"dan söz eden Özcan, son dönemde Güney Afrika ve Mandela bağı kuranları da eleştiriyor ve şu soruyu soruyor:
"Hiçbir ortak tarafı yok neden böyle uğraşıyorlar? Bu bağın kurulmasını PKK istiyor, İngiltere de destekliyor. Neden? Bana göre Mandela gibi Öcalan'ın da dışarı çıkması ve böylece çözüm sürecinin kilitlenmesi isteniyor. Tam bir İngiliz politikası. Bakın, aynı anda MHP ve CHP'nin uç unsurları da sürekli 'Öcalan Meclis'e geliyor' diye propaganda yapıyor. PKK ne yapıyor? O da '5 milyon imza kampanyası' açıyor. İlk imza atanlardan biri de Neçirvan Barzani. İlginç değil mi? Bu kampanyanın hemen durdurulması gerekiyor. Bırakın bu mesele çözülsün, o zaman belki Türk halkı kendisi imza kampanyası açar. Ahlaki ve vicdani olan bu."
Özcan'ın düşüncelerine katılmayabilirsiniz ama üzerinde düşünmekte yarar var.