Çözüm sürecine toplum nasıl bakıyor? Akil insanların gezisiyle biraz olsun toplumun nabzını ölçmek mümkün.
Görünen o ki süreç beklenenden iyi gidiyor. Toplumun büyük çoğunluğu umut ve iyi niyetle süreci yakından izliyor.
Bağırıp çağıranlar gerçekte azınlıkta. Onların toplumdaki karşılıkları yüzde 1'in çok altında. Tabii hâlâ kafalarında soru işareti olan, kaygı duyan bir kesim de var ama onların kaygısı farklı. Şiddetin devreden çıkması için "görüşmelere" destek veren ancak "bölünme" korkusu yaşayan bir kesim bu.
Bu kesimleri, daha çok CHP ve MHP çevresinde görmek mümkün. Bu partilerin yöneticilerinin öfkeli çıkışlarına rağmen taban öfkeli değil ama temkinli ve dikkatli.
Bunu önceki gün Elazığ'da katıldığım panelde daha net gördüm. Eski algılarımızla Elazığ, "milliyetçi-devletçi" refleksiyle bilinen bir kent. Şimdilerde bu refleks yine var ama ciddi bir "değişimi" de barındırıyor. Artık, 12 Eylül 2010 referandumunda olduğu gibi "değişime" yüzde 80 destek veren bir Elazığ var.
"Harput Konuşmaları" platformu da bu değişimin bir ürünü... Arkasında 80'i aşkın sivil toplum örgütü var.
Harput seçimi de anlamlı. Çünkü Harput, 4 bin yıllık derin tarihi ve farklı toplum kesimlerine ev sahipliği yapmasıyla Elazığ'ın simgesi. Elazığlılar da, tarihlerindeki o zenginliği, çeşitliliği keşfederek, geçmişle barışıyor ve "Yeni Elazığ", daha doğrusu El-Aziz olmaya çalışıyor.
Bu açıdan "Çözüm Süreci"yle, Elazığ'ın tarihiyle barışma ve ayağa kalkma hamlesi örtüşüyor. Panele ilginin yüksekliğinden de bunu anlamak mümkün. Elazığ Valisi Muammer Erol, eski MHP Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Gül, çok sayıda öğretim üyesi ve işadamı.
Bu başarıda kuşkusuz Platform Sözcüsü Burhan Güneş, çalışma grubundan Hakan Esen ve Tarık Aşçıoğlu'nun ciddi katkısı vardı.
Yıldız Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ergün Yıldırım'la birlikte çözüm sürecini birçok yönüyle anlattık ama umut verici olan soru-cevap bölümüydü. Sürece ilişkin kısa yorum yapan Elazığlılar, en çok kaygı taşıdıkları konuyu bile kucaklayıcı bir yaklaşımla sorup öğrenmeye çalıştı.
Kaygı taşıdıkları konuya gelince... Öcalan neden muhatap alınıyor? Ve ülke bölünmeye mi gidiyor? Bu noktada asıl ilginç olanı ise o sorulara verdiğimiz cevaplara aldığımız tepkilerdi. Toplum bir an önce "şiddet"in devreden çıkmasını istiyordu.
Ağırlıkla Elazığ'ın muhafazakâr ve milliyetçi kesimlerinden oluşan o topluluktan ayrılırken, ortak dileklerini not ettim: "İnşallah her şey yolunda gider, bu topraklara barış gelir ve Türkiye uçar."