Bir süredir 1 Mayıs 1977 katliamıyla ilgili tartışma sürüyor. Taraf yazarı Halil Berktay'ın başlattığı bu tartışma "solun şiddetle ilişkisini" sorgulamak açısından önemi bir dönüm noktası oldu.
O günleri yaşayan ve o meydanda bulunanlardan biri olarak sol içi bir çatışma yaşanacağı kaygısını taşıyarak hepimiz oraya gittik.
Solun kitlesel örgütleri ne yazık ki bu gerçeği görüp gereğini yapmadı. Yapmadı çünkü bir yanda Sovyetik sol vardı ve dünyayı doğru okuyamıyordu. Öte yanda ise ikinci kurtuluş savaşını vermeye hazırlanan, "ordu" ve "cephe" örgütlenmesi içinde şiddetle durumun derinleşeceğini uman bir sol vardı. Bu nedenle "devrimci durum" tahlili yapılıyordu.
Daha fazla şiddet, daha fazla kargaşa solun da, darbe yapmaya yatkın "vesayet rejimi"nin de işine geliyordu. Solun bir kısmı hâlâ bu günahıyla yüzleşmiş değil.
O gün de şimdi de bir kısım solcu tam da bu düşünce nedeniyle sivilleşmeye ve demokratikleşmeye inanmadı.
Peki 1 Mayıs 1977'de "derin devlet" iz yok mu?
Hepimiz 1 Mayıs katliamına hep bir "derin devlet" operasyonu olarak baktık. Solun 1 Mayıs'taki pozisyonu ve şiddetle ilişkisi ikinci plandaydı.
Ama tarihinde birçok "mükemmel operasyon" yapan bir devlet, yükselen sol içi gerginliğin sadece izleyicisi olamazdı. Tıpkı 16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamında veya Kahramanmaraş olaylarında olduğu gibi...
Spontane değil, tertiptir
1 Mayıs 1977'deki olaylara en net teşhisi koyan isim CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'ti. Olayı "kontrgerilla"nın bir tezgâhı olarak niteledi.
Bu konuyu 1979'da İçişleri Bakanı olan Hasan Fehmi Güneş'e sordum. Güneş, ilk kez ilginç bir bilgi veriyordu. Ecevit'in hükümeti kurduktan sonra ilk yaptığı şeylerden birinin 1 Mayıs olaylarını araştırmak olduğunu söyledi. İngiltere'deki Scotland Yard'dan üç dedektif getirttiğini belirten Güneş şöyle diyordu:
"O dedektifler 1 Mayıs'la ilgili bütün verileri, dokümanları inceledi. Dedektiflerin görevleri benim zamanımda bitti.
Onları gördüm ve tanıştım. Hatta birine o zaman başarısından dolayı Kraliçe lord unvanı verdi. O çalışmalardan işin aslı budur diye bir bulgu çıkmadı. Ama şunu söylediler. Bu olay spontane değil, bir tertiptir. Onlar bu bilgileri bir rapor haline getirip bize verdi. Bakanlıkta da yerini aldı."
Güneş, o raporların başbakanlıkta da olabileceğini söyledi. 12 Eylül darbesine giden süreçte 1 Mayıs 1977 bir dönüm noktasıydı.
Solun rolü tartışılabilir ama derin devletin de işin neresinde olduğu açığa çıkarılmalı...