Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Faili 'devlet'

Faili meçhul cinayet ve suikastlarda hayatını kaybeden aydınların yakınları ve çocukları Ergenekon süreci açısından çok anlamlı bir çabaya giriştiler.
Siyasi cinayetlerin faillerinin bulunması için Meclis'in harekete geçmesini istediler.
İstediler çünkü; "Başın öne eğilmesin" diyen Sabahattin Ali'den "Güvercin Tedirginliği" yaşayan Hrant Dink'e kadar, son 60 yılda öldürülen onlarca aydının gerçek katili, daha doğrusu "ölüm emrini" veren katili bulunamadı.
Bilinçli bir biçimde hepsi "faili meçhul" kaldı.
Oysa "devleti" tanıyanlar katilin adresini de biliyordu. Sabahattin Ali öldürüldüğünde de, Doğan Öz, Ümit Kaftancıoğlu, Uğur Mumcu, Musa Anter öldürüldüğünde de...
Ancak üzerine gidemedik. Devlet güçlüydü ve "iç düşman"ları birbirine düşürmeyi iyi beceriyordu.
Sadece vicdanlarımızda mahkûm edebilmiştik.
Alın o 70'li yılların başındaki Taylan Özgür cinayetini...
Bugün kardeşi Hale Özgür Kıyıcı, Taylan Özgür cinayetinin TBMM Araştırma Merkezi uzmanlarınca hazırlanan "Kozmik Oda" raporunda yer aldığını belirtiyor ve şöyle diyor:
"Kardeşimi kontrgerilla ya da Özel Harp Dairesi'nin öldürdüğünü 41 yıldır dile getiriyoruz ama destek bulamıyoruz."
Kıyıcı Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, Emekli Kurmay Albay Talat Turhan'ın Çeteleşme isimli kitabında şu çarpıcı bilgilere yer verdiğini de açıklıyordu:
"Devlet cinayet işlemiştir. Taylan'ı 69'da öldüren bir üsteğmendir. Şu anda bir generaldir."
Kıyıcı bu sonucu şöyle yorumluyor:
"Bunların hepsi bugün Ergenekon'da yargılanan isimlerdir."
Gördüğünüz gibi ortada öyle "faili meçhul" bir durum yok.
Aynı şeyi Uğur Mumcu cinayetinde de gördük. Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu bugün CHP Milletvekili... Daha önce de yazdım, Mumcu'nun öldürülmesinden sonra Güldal Mumcu bir söyleşisinde davaya bakan Savcı Ülkü Coşkun'un şu sözlerini aktarıyordu:
"Bu olayı devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse bu iş çözülür."
Adres yine belli... Tabii sadece Mumcu cinayeti değil, 16 Mart katliamı davasından Kürt işadamlarının öldürülmesine kadar her olayda aynı iz söz konusu.
Bu gerçeği Kutlu Savaş Susurluk raporunda "devlet sırrı" diyerek açıkladı.
Yine aynı dönemde Meclis çatısı altında oluşturulan Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu ise faili "devlet" olarak gösterdi.
Elde yeteri kadar belge ve bilgi var. Geriye bir tek siyasi irade kalıyor. Meclis, bu anlamda çok önemli bir görevle karşı karşıya... Artık 90'lı yıllardaki gibi "darbecilerin esip gürlediği" bir zemin de yok. Bu nedenle Meclis'in oluşturacağı bir araştırma komisyonu çok daha etkili olabilir.
Burada sadece Meclis'te yer alan partilerin nasıl tavır alacağı merak ediliyor. Özellikle de ana muhalefet partisi CHP'nin...
Siyasi cinayetlerin aydınlatılmasını isteyenler arasında Uğur Mumcu'nun kızı ve oğlu da vardı. Ancak Meclis'te görüştükleri anneleri Güldal Mumcu'nun durduğu nokta gerçekten ilginçti... Bu yüzden Ümit Kıvanç haklı olarak sordu:
"Güldal Hanım, resmi katillerin avukatlığına soyunduğunu ilan eden bir liderin partisinde ne işiniz var?"
Son üç yıldır Ergenekon dava sürecinde insanların kafaları çok karıştırıldı.
Oysa bu süreç, sadece darbecileri değil, darbecilere ortam hazırlamak için aydınları katleden kaos yaratıcılarını da açığa çıkartan bir süreçti.
En son Hrant Dink böyle bir süreçte katledildi. Bu yüzden dün olanlarla bugün yaşananlar arasında "derin" bir bağ var.
Bunu en açık biçimde 1978'de Kontrgerilla'nın ipuçlarını yakaladığı için öldürülen Savcı Doğan Öz'ün kızı tiyatro sanatçısı Bengi Heval Öz söylüyor:
"Benim babam, şu an Ergenekon denen olayı görmüş olduğu için öldürüldü..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA