Son dönemde Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla açılan davanın kapsama alanına giren çok sayıda askerin intihar etmesi kafalarda soru işareti yarattı.
Önceki gün de "Amirallere Suikast" davası nedeniyle hakkında "yakalama emri" çıkartılan Deniz Yarbay Ali Tatar intihar etti.
Gazete haberlerine göre Emniyet güçleri yakalama kararını tebliğ etmek için Yarbay Tatar'ın kaldığı Beylerbeyi'ndeki Astsubay Hazırlama Okulu'ndaki lojmanına gitti.
Polisleri kapısında gören yarbay da hazırlanmak için izin aldı ve evinin banyosuna giderek intihar etti.
Gerçekten üzücü ve sarsıcı bir son ama aynı zamanda da şüphe yaratıcı bir durum...
Yarbayın geçmiş yaşamını bilmiyoruz ama karıştığı olaylar ve görev yaptığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hakkında sayısız iddia var.
Örneğin bir süre önce Deniz Yarbay Ali Tatar, Bedrettin Dalan'a ait Poyrazköy'de ele geçirilen belgelere dayanılarak "yasadışı silahlı örgüt üyesi" olmaktan tutuklandı sonra da avukatının itirazı üzerine serbest bırakıldı.
Suçlamalar da sıradan suçlamalar değildi. Tatar, Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve yeni Deniz Kuvvetleri komutanı Eşref U.Yiğit'e suikast düzenlemekle de suçlanıyordu.
Tam da bu nedenle savcılık, geçtiğimiz hafta sonu Tatar'ın serbest bırakılmasına itiraz edip yeniden tutuklama kararı çıkarttı.
İşte Tatar bu karar sonrası intihar etti.
Peki, neden bir subay, hukuk karşısına çıkıp hesap vermek yerine intiharı seçer?
Bu soruya iyi niyetle cevap vermek kuşkusuz mümkün ama arkada soru işaretleri yaratan başka intiharlar ve karanlık ilişkiler de var.
Son iki yıla bir bakın. Art arda ve özellikle de Deniz Kuvvetleri içinde görevli çok sayıda asker kişi intihar etti.
Deniz Albay Birol Atakan, Hâkim Yarbay Tanju Ünal, Tabip Yarbay Nursal Gedik, Yüzbaşı Olgun Vural, Deniz Albay Belgütay Varımlı ve son olarak Yarbay Ali Tatar'ın intihar etmesi sizce de şüphe uyandırmıyor mu?
Deniz Kuvvetleri tarihinde bir intihar istatistiği var mı bilmiyorum ama bu kadarı tesadüf olamaz. Dahası gazete manşetlerinin satır aralarında Deniz Yarbay Tatar'ın tutuklama kararını öğrendikten sonra üst düzey komutanlarını arayıp şöyle dediği yer alıyordu:
"Niçin bize sahip çıkmıyorsunuz?"
Bu yakınmanın şüphe yaratmaması mümkün mü?
Daha ilginci özellikle Kafes Eylem Planı gibi toplumu dehşete düşüren planların yapıldığı Deniz Kuvvetleri'nde neler oluyordu da böylesine şüpheli intihar yaşanıyordu.
Konuyu sık sık köşesine taşıyan Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'ın dile getirdiği şu sorulara cevap verilmediği sürece intiharlar üzerindeki "şüphe" haklı olarak sürecek.
"Ali Tatar intihara karar vermeden önce hangi oramiralle görüştü? Son gece evinde 5-6 kişinin katıldığı bir toplantı düzenledi mi? Böyle bir toplantı yapıldıysa kimler katıldı, neler konuşuldu? Yarbayı intihara sürükleyen tek neden, tutuklama kararı olabilir mi? Kime kırgındı, niye sitem etti?"
Aslında bu sorular diğer şüpheli intiharlar için de geçerli...
Alın Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay'ın intihar olayını. Ailesi aylardır olayın intihar olmadığını, işin içinde başka şeyler olduğunu söyleyip duruyor.
Şu anda topluma yansıyan ve görünen o ki, Ergenekon dava süreci kirli ilişkiler ağını açığa çıkardıkça suça bulaşmış insanlar sıkışıyor ve çareyi intiharda buluyor.
Toplumda böyle bir algı var. Bunu değiştirmenin tek yolu şeffaflıktan geçer. Belki de Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, siyasete, akademisyenlere ve medyaya çeki düzen vereceğine, önce Deniz Kuvvetleri'nde neler oluyor oraya bakmalı...