Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Asker neden hep gündemde?

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamaları arasında şu sözleri üzerinde durulması gerekiyor:
"Silahlı kuvvetler üzerinden elinizi çekiniz..."
Bu tespitin ışığında çok gerilere gitmeye gerek yok, sadece son 30 yılı gözünüzün önüne getirin. Bir de bugünkü Türkiye'nin gündemine bakın.
Gündemde üç önemli isim var:
Kenan Evren, Çevik Bir ve bugünkü Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ...
Üçü de asker...
Biri 12 Eylül, biri 28 Şubat postmodern darbesi diğeri de "kâğıt parçası" denilen "AK Parti ve Gülen'i bitirme Planı" nedeniyle gündemdeler...
Bu durumda şu soruyu sormak gerekmiyor mu?
Son 30 yılda askerleri gündemde kim tutuyor?
Bu gündeme bakan sivillerin de askerlerin de doğru sonuç çıkartması gerekiyor. Kimse askerlerin özellikle de TSK'nin tartışılmasından keyif almıyor. Ayrıca tartışılmaması da gerekiyor. Ama biliyoruz ki, -geçmişte çok örneğini gördük- darbe yapmaktan, toplum mühendisliğine soyunmaktan hoşlanan ve bunun için de hiçbir fedakârlıktan (!) çekinmeyen çok sayıda askerimiz var.
Tabii bugün ordu içinde büyük çoğunluğun demokrasiye ve hukuka bağlılığının "darbe heveslileri" için engel olduğunu biliyoruz... Belki de asıl hedef orduyu bu tutumundan uzaklaştırmaktır. Ama geçmiş için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Sadece 28 Şubat döneminden bu yana çok sayıda "darbe planı" yapıldığı gerçeği Ergenekon dava dosyalarında yer alıyor.
Alın 12 yıl sonra ifadesi alınan Çevik Bir örneğini...

Çevik Bir'e ne soruldu?
28 Şubat sürecinde Genelkurmay 2. Başkanı olan Bir'i şu sözüyle hatırlıyoruz:
"Demokrasi de balans ayarı yaptık."
Anlaşılan yaptığı "balans ayarı" yetmedi ki, adı sonradan çok sayıda darbe planına karıştı.
Bir Ergenekon belgesinde, 21 Aralık 1998'de Bir'in yönetime el koymayı planladığı ve bunu dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'nun önlediği yer alıyor. Benzer bir şey gazeteci Mustafa Balbay'ın günlüklerinde de var. Günlüklerin 23 Nisan 2003 tarihli bölümde Erdal Şenel'in şu ifadeleri çok çarpıcı:
"Yav biz bu işi 28 Şubat'ta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık; Bir, Fevzi ve ben."
Eğer askerler tartışmalardan uzak durmak istiyorlarsa önce işlerine bakacak, sonra da darbe planlamayacaklar.
Bir de karanlıkta kalan olaylar var.
Örneğin Çevik Bir'in ifade verdiğini görünce yıllardır kimsenin ne olup bittiğini bilmediği, 5 Kasım 1997'de Kıbrıs'ta kaza (!) kurşunuyla yaşamını yitiren Albay Vural Berkay olayı aklıma geldi.
Acaba bu konu Çevik Bir'e soruldu mu?
Düşünsenize Kıbrıs'ta yapılan tatbikatta seken bir kurşun çadırda tatbikatı izleyen Albay Vural Berkay'a isabet ederek ölümüne yol açtı. Albayın hemen önünde ise dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu oturuyordu.
Kıvrıkoğlu'nun kurşundan bir tesadüf eseri vücudunu oynattığı için kurtulduğu yazıldı ve çok konuşuldu. Ama bu konuda kamuoyunu tatmin eden ne bir açıklama yapıldı ne de olayın üzerine gidildi.
Geriye dönüp tüm bu olup bitenlere, yakın tarihte yaşadıklarımıza bakınca askeri tartışma konusu yapanın bizzat asker ve sivil askerler olduğu çok net ortaya çıkıyor.
Öyle olduğu için o kesimler 2003- 2004'te Ayışığı, Sarıkız gibi darbe hazırlığı yapanlara, hatta 27 Nisan e-muhtırasını verenlere karşı çıkmadı.
Öyle olduğu için bugün bile 12 Eylül ve 28 Şubat postmodern darbesinin yapılmasını savunan emekli ve "sivil askerler" var.
Dahası "bana karşı yapılan darbeler kötü, diğerleri iyi" diyenler var...
Sivil Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geçen ay yapılan DP kongresi öncesi televizyona çıkıp şöyle diyordu:
"28 Şubat'ı bugün olsa yine savunurum."
Bu durumda asker, tartışma konusu olmaktan çıkar mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA