Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

İşgüzarlık mı işkence mi?

Havalimanında güvenlik kontrolü terörizmin hayatımıza soktuğu bir zorunluluk. Teknolojinin de yardımıyla uçakları güvenli kılmak için küresel bir sistem oluşturulmuş durumda. Hele ki ABD'ye uçuyorsanız, başından 9/11 saldırısı geçmiş bu ülkenin güvenliği diğerlerinden daha sıkı tutmasını anlayabilirsiniz.
Ancak güvenliği sıkı tutmak ile insanlara "taammüden eziyet" etmek arasındaki çizgi, genelde aşılıyor. Farkında mısınız bilmem; ABD uçuşlarında diğer ülke seferlerindekinden daha fazla kademeli güvenlik vardır. Sorun, ortada güvenlik açıklarını kapamaya yönelik süreç olmamasına rağmen bu kademelerin sürekli artırılıyor oluşudur.
Misal New York'a uçuyorsunuz. Havalimanına girişteki genel kontrol, (1) herkes için. Fakat bundan sonra size "farklı" muamele başlıyor. Check-in sırasında yanınıza yaklaşan bir görevli, (2) valizinize dair sorular soruyor ve bagajınıza ve pasaportunuza etiket yapıştırıyor. Tam yanı başında başka bir kontrol görevlisi, (3) gözünün önünde yapıştırılan etiketi, pasaportunuzu kontrol ediyor. Bankodasınız... (4) Biniş kartınızı alıyor ve iç kapıların bulunduğu pasaport kontrolüne gidiyorsunuz. (5) Burayı geçince sizi ikinci üst-baş araması bekliyor. (6) Bu defa daha yüksek duyarlı cihazlardan geçiyorsunuz. Eğer ABD dışına gidiyorsanız, kapıdakilere biniş kartını veriyor, koltuğunuza oturuyorsunuz.
Fakat ABD yolcusu iseniz, kapınız özeldir ve burada başkaları sizi bekliyordur. Hepsi bir arada tıpkı at yarışı konkuru engelleri gibi... (7) Aynı belgelere bakıyor, 1 metre ötedekine devrediliyorsunuz. (8) Sonra bir diğeri... (9) Körüktesiniz. Zaten körüğe girerken biniş kartınız ikiye bölünmüş ve sizin koltuk numaranız yazan koçan ile ilerliyorsunuz. Tüneldesiniz... Siz artık "bu azap bitti" dediğiniz anda, koridorda peyda olan güvenlik görevlileri, sizi durduruyor ve elinizdeki koçana bakıyor, (10) bir sonraki azap noktasına devrediyor. (11) Bu işkence uçağa girip hostesin "artık bitti" dercesine tebessümüne ve yerinize yönlendirmesine dek sürüyor. (12)
Soru şu: Bu bir güvenlik hizmeti mi? Bu, işgüzarlık mı yoksa gerekli mi? Zaten körüğe girmişken, Nazi subayı gibi yolda karşınıza dikilip yolunuzu kesenlerin bunu hangi mantıkla yaptığını anlamak mümkün değil. THY mi istiyor? ABD Büyükelçiliği mi? Eğer bu ıstırabın, uçuş güvenliğine faydası varsa, biri bu sürecin gereksiz halkalarını izah edebilmeli. Değilse, yurttaşını, üniforma giydirilmiş kendi yurttaşına denetletip (!) faşist parkurdan geçirmeye kimin ne hakkı var? İlk 10 ülke olmak, böylesi muameleyi sorgulamayı da kapsamıyor mu yoksa?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA